Page 499 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 499

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10        242

             6.ÜNİTE > Tiyatro  Kazanım A.3.10: Metinde edebiyat, sanat ve fikir akımlarının yansımalarını değerlendirir.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                       Tiyatrodan Sinemaya                             25 dk.
             Amacı     Metinden hareketle sanatçının üslubunu belirleyebilmek.                   Bireysel


              Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)


                                                 Buzlar Çözülmeden
              (…)

              KAYMAKAM: Buzlar çözülmeden yapacak çok işimiz var. Not al kâtip, bugünden itibaren Sultan
              dağlarındaki ormanı yasak bölge ilan ediyorum. Oradan ağaç kesip kasabaya nakledenlerin evlerine,
              hayvanlarına, tarlalarına el konulacak, kendileride hapse atılacaklar. (Eliyle işaret ederek.) Beşer yıl...
              Jandarma kasaba yolunda nöbet tutacak. Bunu da halka ilan et. Bak ben burada tezek yakıyorum.
              TAHRİRAT KÂTİBİ: Başüstüne efendim.
              KAYMAKAM: Not al kâtip. Kahveleri dolduran bütün işsizler toplanacak, kar mar ben dinlemem.
              Bunlar taş ocağından naklettireceğim taşları kıracaklar. Ama angarya değil haa yevmiye ile. Önce
              kasabanın toprak sokaklarını yapmaya başlayacağız. Buzlar çözülmeden bütün kasaba ve köy yolları
              bitirilmiş olacak. Yazdın mı? Hadi sen git artık. (Kâtip kalkar.) Dur gitme. Kaymakamlığın kayıt def-
              terleri bu kadar mı?
              TAHRİRAT KÂTİBİ: Bu kadar efendim.

              KAYMAKAM: Doğru söyle! Şu eski evrakı sakladığınız dosyalar yok mu? Dolaplar dolusu...
              TAHRİRAT KÂTİBİ: Var efendim.
              KAYMAKAM: Lafı can kulağı ile dinle. O dolapları devirip bütün içindekileri yere boşaltacaksın.

              TAHRİRAT KÂTİBİ: Niçin efendim?
              KAYMAKAM: Fazla konuşma, yap da gel!

              TAHRİRAT KÂTİBİ: Başüstüne efendim. Çıkar.
              (…)
              DELİ ÇAVUŞ: Sen kaymakam değil, paşasın bre kardeş. Sana Paşam diyeceğim bundan sonra. Daha
              aşağısını söylemem.
              KAYMAKAM: Bana bak bunları isteğini yapayım diye söylüyorsan hiç ümitlenme. Benim kitabımda
              verdiğim emri geri almak yoktur. Böyle değil de yürekten söylüyorsan yine vazgeç, insan denen yara-
              tık böyle böyle şımarır. Gün gelir ki paşalığı az görür. O zaman ne yaparsın?
              DELİ ÇAVUŞ: Mareşal yaparım.
              KAYMAKAM: Peki, ya sonra? Bana mutlaka bir askeri rütbe vermek istiyorsan yüzbaşı de ki eğer
              şımarırsam elinde bir müddet idare edecek rütbe bulunsun. Hem böyle hitaba kulağım alışık oldu-
              ğundan yadırgamam.
              DELİ ÇAVUŞ: Yüzbaşım, sana canım kurban olsun bre kardeş. Hah şöyle... Şimdi konuşalım seninle.
              Benim prensibim şu: Bu memlekette karnı tok, şerefli, haysiyetli insanlar arasında herkesin bir yeri
              olmalı. Ama geniş yer, ama dar yer. Geniş diyorsam alabildiğine geniş değil, dar diyorsam o da sığıl-
              mayacak kadar değil.
              KAYMAKAM: Bana bak çalışacaksın.




                                                                                                   497
   494   495   496   497   498   499   500   501   502   503   504