Page 503 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 503

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10        244

             6.ÜNİTE > Tiyatro  Kazanım A.3.11: Metni yorumlar.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                   Kavuklu ile Pişekâr’ı Tanıyorum                     25 dk.
             Amacı     Geleneksel Türk tiyatrosunun içeriğini öğrenebilmek.                      Bireysel


              Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)


                                                    Orta Oyunu
              (…)

              PİŞEKÂR — Evet Allah bakide kalanlara uzun ömürler versin. Ne çare birader, mukadderat.
              KAVUKLU — Ne kadar atayım göstermedin?

              PİŞEKÂR — Ne atacaksın?
              KAVUKLU — Bilmem, sen bu kadar at dedin ya.
              PİŞEKÂR — Canım şimdi bundan bertaraf edelim de sen ne âlemdesin, ne iş koşuyorsun? Senin va-
              lide, hemşire onlar ne âlemde? Onları soralım anlayalım. Bunlardan başka benden ayrıldıktan sonra
              bu uzun ayrılık senelerini nasıl geçirdin? Onlardan bahsedelim. Hayırlı iş sahibi olabildin mi bari?
              KAVUKLU — İsmailciğim onları hiç açmasak daha iyi olur sanırım. Çünkü bu cahillik yüzünden
              çekmediğim meşakkat kalmadı. Malum ya bir insan ne kadar akıllı olursa olsun en saf tahsil görmüş-
              ten aşağıdır. Ah o tahsil, ah o tahsil! Şimdi bin pişmanım fakat ne faide.

              PİŞEKÂR — Evet öyledir birader. Ne yazık ki uçan kuş, kaçan balık bir daha ele geçmez.
              KAVUKLU — Öyle deme İsmail benim sandıklanmış sakam vardı da kazara uçurdum, alimallah
              komşunun penceresinden öteye gidemedi, derhal yakaladım.
              PİŞEKÂR —  Zevzeklenme Hamdiciğim. Ben misal olarak söyledim. Yani tahsil zamanı geçince bir
              daha o zaman geri gelmez demek istedim.
              KAVUKLU — Öyle ya. O mektep zamanını kaybetmek kadar kötü şey olamaz.
              PİŞEKÂR — Öyledir birader çünkü beyin kartlaşır, sertleşir, hariçten gelen her türlü malumat sapla-
              nıp kalamaz. Şöyle bir gelir, pek az durur, gider.
              KAVUKLU —  Ya adeta misafirlik oynar gibi dışarıdan beyine geldi mi, bir kahve içip hemen gider.

              PİŞEKÂR — Canım dimağa girecek malumat adam mı? Misafir gibi bir kahve içer gider mi yahu?
              KAVUKLU — Bilmem sen söylüyorsun. Ne ise, bu cahillik yüzünden başıma gelmeyen kalmadı.
              PİŞEKÂR — Vah vah kardeşim. Anlat bakayım ne gibi felaketlere maruz kaldın?

              KAVUKLU — Hangi feleklerde karpuz kaldı?
              PİŞEKÂR — Hayır, felek, karpuz değil canım. Nasıl eziyetli hallere giriftar oldun?
              KAVUKLU — Ha! Onu hiç! Sorma. Bak bir tanesini hikâye edeyim.

              PİŞEKÂR — Buyurun sizi dinliyorum.
              KAVUKLU — Siz buyurun, ben şimdi yedim de çıktım, vallahi tokum birader beni hiç bekleme.

              PİŞEKÂR — A birader seni yemeğe mi davet ediyorum, söze buyurun dedim.







                                                                                                   501
   498   499   500   501   502   503   504   505   506   507   508