Page 89 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 89
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 41
1.ÜNİTE > Giriş Kazanım A.4.15: Metinlerden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi/Bilgi Okuryazarlığı Becerisi
Etkinlik İsmi Dilimizin İncelikleri 20 dk.
Amacı Dilimizin inceliklerini kurallar çerçevesinde kavrayabilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Türkçenin Bazı İncelikleri
Konuşmada, özellikle yazıda, Türkçe kelimeleri seçmeye, bunların dildeki yabancı karşılıklarını kul-
lanmamaya çalışırız. Bunu biraz da yüzyıllarca yabancı dillerin etkisinde kalan Türkçenin; Cumhuri-
yet Dönemi’nde özüne dönüşünü desteklemek, ona katkıda bulunmak amacıyla yaparız. Göz önünde
bulundurduğumuz özelliklerden biri de yoğun-kesif, ilgi-alaka örneğinde olduğu gibi aynı anlamda
kökeni yabancı, karşılığı Türkçe olan kelimeleri bir arada kullanmamak, bu titizliği daha sonraki
cümlelerde de sürdürmektir. İlke edindiğimiz bu tutumla birlikte bazen kurduğumuz cümlede di-
limize gelen Türkçe kelime kastedilen anlamı yeterince yansıtmaz. Bu durumda köken bakımından
yabancı olan kelimeyi kullanmak zorunda kalırız. Örnek olarak anmak fiilinden ad yapma eki -ı ile
türetilmiş anı, yapıca doğru olduğu gibi anlamca da hatıra kelimesine karşılık olarak gösterilmiştir.
Hatıralarını yazmış yerine Anılarını yazmış örneğinde olduğu gibi bu iki cümle anlamca örtüşürken
Bu kolye annemden bana bir anıdır cümlesinde anı’dan çok hatıra cümleye daha uygun düşmektedir.
Edebî bir ifade elde etmek amacında olanlar bu durumda hatıra kelimesini tercih eder. Aslında bu-
rada olduğu gibi hatıra kelimesinde saklı olan bir de yadigâr anlamı var. Dilimizdeki Doğu kökenli
kelimelerin birçoğunda bu anlam çeşitliliği vardır. Hatıra edebî tür olarak aynı zamanda bir terimdir.
Dildeki bu inceliklere; yazılı anlatımlarda, gündelik yazılarda, açık oturumlarda, haberlerde artık pek
dikkat edilmiyor. Bu incelikleri bilen Türk dili ve edebiyatını alan olarak seçmiş meslektaşlarımızdan
bazıları da görebildiğim kadarıyla artık bu titizliği göstermiyor; reaksiyon, temayül, mâni, endişe ke-
limelerinin tepkime, eğilim, engel, kaygı gibi karşılıklarını kullanmıyor.
Otuz kırk yıl önce ve daha sonraki yıllarda meslektaşlar arasında Türkçe ve yabancı kelime kullan-
ma bir sorun hâline getirilmişti. Artık o ölçüde ortam gergin değil. Eskiden öneri kelimeleri kul-
lanmayanlar kınanırdı. İyi hatırlarım Türk Dili dergisine yazı gönderenlerden bazılarının yazılarını
uzmanlar Türkçeleştirir yazı öyle yayımlanırdı. Bazen yazı sahibi, yazısındaki kökeni yabancı olan
kelimelerin Türkçeleştirilmesini kendileri rica ederdi.
Yayımlanmış bir yazıda işlenen konudan, yazının içeriğinden çok metinde geçen yabancı kelimelere
dikkat çekilir ve eleştiri konusu yapılırdı. Aslında bu tutum Nurullah Ataç ile başlamıştır. Kelime
seçimi, çeviri yanlışlığı, anlatım bozukluğu işlenen başlıca konulardı. Nurullah Ataç’ın kullandığı,
eleştirdiği, tartışmaya girdiği pek çok yazardan bazıları Yakup K. Karaosmanoğlu, Cemal Süreya,
Necati Cumalı, Mahmut Makal, Adnan Berk, Orhan Kemal gibi dönemin şair ve yazarlarıydı. Beğen-
diği yazar ve şairler de vardı. Cahit Sıtkı Tarancı bunlardan biriydi.
(…)
Nurullah Ataç, -kabul etmek gerekir ki- Türkçe kelimeleri seçmede ve bunların dile yerleşmesinde
etkili olmuştur. Türkçe öneri kelimeler dolayısıyla onun başlattığı eleştiri ortamı, daha sonra baş-
kaları tarafından da yürütülmüştür. Bu tutum 1980’li yıllarda bile kısmen devam etmiştir. Bu eleş-
tirilere ben de uğradım. Bunlardan biri, Bitlis lisesinde edebiyat öğretmenim olan daha sonra Türk
Dil Kurumu Sözlük Kolunda birlikte çalıştığım değerli bilim adamı Prof. Dr. Talat Tekin tarafından
yapılmıştı. Bir makalemde eylem ile fiil örneğinde olduğu gibi kullandığım biri Türkçe ötekisi köken
olarak yabancı olan kelimelerden dolayı eleştirilmiştim.
Hamza Zülfikar, Türk Dili
87