Page 91 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 91

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10             42

             2. ÜNİTE > Hikâye  Kazanım A.2.1: Metinde geçen kelime ve kelime gruplarının anlamlarını tespit eder.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi

             Etkinlik İsmi                  Metnin Gücü Kelimelerde Saklı                            25 dk.
             Amacı      Metindeki kelimelerin anlamının kullanıldığı bağlama göre değişebileceğini ve metnin içeriğine göre             Bireysel
                        kelimelerin de farklılaşabileceğini kavrayabilmek.


              Yönerge  Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)



                                                    Altın Ordu
              Atlar kişner, kağnılar gıcırdar. Oklar, kargılar şakırdar. Yiğitler, delikanlılar bağırır. Öküzler böğürür.
              Köpekler havlar… Kar yağar, rüzgâr savurur; tipi etrafı sarmış, göz gözü görmez… Koşan, düşen,
              bağrışan, gülüşen; kadın, erkek, genç, ihtiyar birbirine girmiş. Telaş, çığlık yeri göğü çınlatıyor.

              Ordu, ordu; cihan, cihan insan kümeleri yekdiğerini itip kakıyor; birbirine girip çıkıyordu. Gök kub-
              besi yaratılalı böyle bir kargaşalık, böyle bir mahşer görülmemişti.

              Gel! Git! Dur! Tut! As! Kes! Bak! Yak! Yık! Sür! gibi bir heceli sert, korkunç, kat’î emirler havada gür-
              lüyor:

              Her kafilenin önünde iri inekler, öküzler; yüklü kısraklar, taylar; sevimli kuzular, köpekler: Onların
              arkasında kızlar, çocuklar; daha sonra yanlarında yayları, bellerinde okları, ellerinde kamçıları kısa
              boylu, hırçın, çevik atlarına binmiş yiğitler terkilerine kadınlarını, gönüldaşlarını almışlar seğirtip,
              haykırıyorlardı… Bu hengâmenin karşısında uçmasını şaşıran karları herc ü merç ediyorlar, uzak-
              larda uçuşan, kaçışan, seğirten iri kuşları, beyaz ayıları, aç kurtları ürkütüyorlardı.

              Başında samur kalpağı, sırtında kurt postundan gocuğu, elinde parlayan altın kargısı olduğu hâlde
              iri, gürbüz bir ata binmiş, iri gürbüz pala bıyıklı bir suvarinin birdenbire görünüşü bütün bu karı-
              şıklıkları, bu kargaşalıkları, bu çığlıkları, bu harıltıları birden susturdu: İnsanlar susar, atlar susar,
              rüzgârlar susar, dünya susardı!. Ve onun bir tek “dur!” diye gürlemesi bütün bu akan, köpüren canlı
              denizi dimdik durdururdu: İnsanlar durur, atlar durur, rüzgârlar durur, dünya dururdu!. O zaman
              tekmil dudaklarda korkunç ve mukaddes iki kelime titrerdi: Ay Han!..
              Bu bir tufan, bir kıyamet, bir mahşerdi. Ta Tibet çöllerinden, Kara Hıtay vadilerinden, Karakurum
              bozkırlarından, Kıpçak deştlerinden akın akın toplanan bu adam tufanı dalgalana dalgalana ilerli-
              yordu. Rast geldiği engelleri kırıp eziyordu.
              (…)
                                                                            Ahmet Hikmet MÜFTÜOĞLU
              Kelime Dağarcığı:
              yekdiğerini: Bir diğeri, ötekisi. seğirtmek: Sıçrayarak yakın bir yere doğru koşmak. herc ü merç: Altüst, darmadağınık.
              gocuk: Tek parça hayvan postundan yapılmış ceket.




             1. a) Metinden alınan Gök kubbesi yaratılalı böyle bir kargaşalık, böyle bir mahşer görülmemişti. cüm-
                   lesinde altı çizili kelime hangi anlamda kullanılmıştır?












                                                                                                    89
   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95   96