Page 124 - FELSEFE 11 BECERİ TEMELLİ ETKİNLİK KİTABI
P. 124
FELSEFE 11 Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
CEVAP ANAHTARI
sadece aşağı sınıflarca uygulanmıştır. Daha sonra kilise büyük birlikte İslam coğrafyasının yorumlarıyla tanınan Antik Yu-
zorluklarla kendisini feodal aristokrasiden ve pagan kültürün- nan felsefesinde Platon ve Aristoteles etkisi görülmüştür. Yeni
den kurtarmayı başarmıştır. Bu kurtuluş Avrupa’nın karanlık dönemde akıl giderek inançtan bağımsızlaşmış ve bu dönemin
çağlardan sıyrılmasının nedenidir. karakteristiğini oluşturmuştur. Felsefenin konusu insan, doğa
ve evren olmuştur. Bilim de bundan etkilenmiş; doğa, deney ve
16. Etkinlik
gözlem metotlarını kullanmaya başlamıştır.
Yönerge
3. MÖ 6. Yüzyıl-MS 2. Yüzyıl Felsefesi başlangıçta bir doğa felse-
1. Fârâbî, akılda bir sezgi gücünün bulunduğunu ve insan zihnin- fesi görünümündedir. Sokrates ve sofistlerle birlikte bu dönem
de doğuştan getirilen düşünceler olduğunu kabul etmiştir. bilgi ve ahlak konularına, daha sonra Platon ve Aristoteles’in
2. Fârâbî, felsefede Aristoteles’in sisteminden ve Platinos’un varlık etkisiyle bilgi, varlık ve değer konularına doğru bir değişim gös-
konusundaki görüşlerinden yararlanmıştır. termiştir. MS 2. yüzyıl ve 15. yüzyıl arasında ise Hristiyanlık ve
3. Fârâbî, insan için en büyük erdemin bilgi olduğunu söylemiştir. İslam felsefesi olarak iki temel anlayış vardı. 12. yüzyılda başla-
yan çeviri faaliyetleri, göçler ve matbaanın da etkisiyle Batı coğ-
4. Hep etkin akıl, bu dünyadaki varlıkların maddi ögelerini ve rafyası, İslam ve Antik Yunan felsefesiyle tanışmıştır. Bundan
insan ruhlarını yaratan varlıktır. İnsan aklının yönelebileceği sonraki felsefe, dinin etkisinden sıyrılmış akla ve bilime dayalı
en yüksek hedeftir. Hep etkin akla ulaşmak, mutluluğa eriş- insan konusuna yönelmiştir. Aklın inançtan bağımsız oluşu bu
mek, Tanrı’ya ulaşmaktır. Bu durum sanatçılar, filozoflar, bilim dönemin karakteristik özelliğini oluşturur.
adamları, iyi yöneticiler ve peygamberler için söz konusudur.
27. Etkinlik
19. Etkinlik
2. Yönerge
1. Yönerge
• Skolastik düşüncede felsefenin konusu dindir. Modern dü-
1. Çeviri faaliyetleri ile beraber İslam dini ile özellikle Antik Yu- şüncede ise felsefenin konusu insan, doğa ve evrendir.
nan merkezli felsefi düşünsel birikim etkileşime geçmiştir ve • Skolastik düşüncede teoloji, felsefeye egemendir. Modern
felsefe dine yaklaşmıştır. düşüncede ise bilim, felsefeyi etkilemiştir.
2. İslâm coğrafyasında felsefenin gelişimi sağlanmıştır. Batı fel- • Skolastik düşüncede bilim, Tanrı’nın yarattığını anlamak için
sefesi bu gelişimden etkilenmiştir. Etkileşim ilerledikçe Batı’da önemlidir. Modern düşüncede ise bilim, sağlayacağı yarar-
Rönesans düşünsel ortamının ortaya çıktığı görülür. Batı’nın dan dolayı önemlidir.
felsefeye dönüşü İslâm coğrafyasındaki gelişimler üzerindendir. • Skolastik düşüncede doğa, din ve akıl ile açıklanabilir. Mo-
dern düşüncede doğa, deney ve akılla açıklanabilir.
2. Yönerge • Skolastik düşüncede hayatın tüm unsurları dine bağlıdır.
Modern düşüncede ise toplumsal hayat dünyevidir.
1. Vardır. Rönesans’la felsefenin tekrar Batı’da özgürce yapılabildi- • Skolastik düşüncede birey geri plandadır. Modern düşünce-
ği görülür. Özellikle İtalya merkezli olduğu tarihsel bir gerçek- de birey ön plana çıkmıştır.
tir. Haritaya bakılacak olursa İslâm coğrafyasının giderek ge- • Skolastik düşüncede düşünürler, kiliseye bağlıdır. Modern
nişlediği ve bu merkezle sınır durumuna geldiği görülür. Çeviri düşüncede ise düşünürler, otoriteye bağlı değildir.
eserlerinin özellikle Endülüs’te (Şimdinin İspanya’sında) olması • Skolastik düşünce inanç merkezlidir. Modern düşünce ise
Batı’nın düşünsel gelişimini hızlandırmıştır. insan merkezlidir.
• Skolastik düşüncede hukuk, kilisenin etkisindedir. Modern
24. Etkinlik
düşüncede ise hukuk alanında devlet belirleyici unsurdur.
Yönerge
1. Hacı Bektâş Veî’nin “Makalat” adlı eserinden alınan alıntıda 28. Etkinlik
imanın şartının önce inanmak olduğundan ve arifler katında 1. Yönerge
imanın akıl üzerinde olduğundan bahsedilir. Mesnevi’de insa-
nın cevher olduğundan ve her şeyin ona hizmet için yaratıldı- 1. Thomas More “Ütopya” adlı eserinde günlük yaşam, yöneticilik,
ğından bahsedilir. Yûnus Emre, şiirinde hiç kimseye kin tutma- hukuk, adalet, sağlık, askerî yapı, kölelik, yeme içme, dinî hayat,
yacağından ve bütün alemin bir olduğundan bahseder. aile yapısı gibi konulara yer vermiştir.
2. Tasavvuf düşüncesinde insan, yaratılmışların en şereflisidir. 2. Ülkede planlı ekonomi sistemi geçerlidir. Yalnızca en gerekli
Akıl sahibi olması sebebiyle de diğer varlıklardan ayrılır. İnan- olan nesneler üretilir, bireyin yoksulluğuna neden olabilecek
cın bilgisi hiçbir zaman akıl ile çelişmez. Akıl, gerçeğin bilgisini her türlü lüks üretim yasaktır. More’a göre o dönemin İngilte-
verdiği için küçümsenmemelidir. Ancak tasavvufta esas olan re’sinde bütün kötülükler, mal ve mülkün zengin, işsiz güçsüz
kalptir. Gönül ile yaratanı bulmak gerekir. Akıl, bizlere bu dün- bir sınıfın elinde toplanmış olmasından kaynaklanmaktadır. Bu
yanın bilgisini verir. Ancak Allah’a ulaşmak için aşk ile yanan yüzden halk, maddi ve manevi yoksulluğa düşmüştür. İnsanla-
bir gönül lazımdır. rın yoksulluğa düşmesinden dolayı suç olayları artmıştır.
26. Etkinlik 3. Ütopya toplumunun temel özelliği sınıfsız toplum oluşudur.
Burada herkes, köleler dışında birbirine eşittir. Kadın-erkek
Yönerge
arasında fark gözetilmemiştir. Toplumda eşitlik ilkesi egemen-
1. Bu sorunun cevabı öğrenci tarafından verilecektir. dir. Toplumun mutluluğunu gerçekleştirmenin tek yolu eşitlik
2. On ikinci yüzyıldan itibaren Batı, ilk olarak İslam ilimleri, An- ilkesinin uygulanmasıdır. Mal ve mülkün tek tek kişilerde top-
landığı, mülkiyetin tek kişi için hak sayıldığı yerlerde eşitlikten
tik Yunan, Hint ve Mısır eserlerini Arapçadan kendi dillerine söz edilemediği gibi gerçek bir toplumsal huzur ve refah da
çevirmeye başlamıştır. Bu çeviri hareketi 14. yüzyılda Alman- bulunmaz. Aileyi yaşlı bilge bir kadın ve erkek yönetir. İngiliz
ya ve Fransa’yı, oradan da bütün Avrupa’yı etkisi altına almaya düşünür Thomas More, nesnel koşullardan ve toplumsal yasa-
başlamıştır. 16. yüzyıla gelindiğinde Antik Yunan felsefesinin lardan değil de adalet, özgürlük ve eşitlik gibi soyut ilkelerden
neredeyse tamamı Batı tarafından öğrenilmiştir. Rönesans’la
hareketle gerçekleşmesi somut dünyada olanaksız olan fakat
122