Page 47 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 47

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11          21

             1. ÜNİTE > Giriş  Kazanım A.4.11: Metinde fikrî, felsefi veya siyasi akım, gelenek veya anlayışların yansımalarını değerlendirir.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                              Yankı                                    30 dk.
                       Farklı düşünce ve sanat anlayışlarıyla ortaya konan metinleri değerlendirmek ve metinlerin birbirinden ayrılan
             Amacı                                                                               Bireysel
                       yönlerini belirleyebilmek.
             Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

                                         Hepimiz Bir Yankının Çocuklarıyız
             Tefsir ediyor şair: Yani bir ninninin. Fakat ninni nedir? Anne, ev, dil, türkü, sevgi, çocukluk, gelenek.
             Bugün yaşayan birkaç büyük Türk şairinden birisi olan Zeki Ömer Defne’nin şiirlerini okurken, sanat
             ve insana bakış tarzını en kesif şekilde ifade eden bir mısraını araştırırken yukarıdaki mısraı (Başlık
             kastediliyor.) seçtim. Fakat gerçek şair bütün mısralarındadır ve Zeki Ömer Defne, hiç şüphesiz gerçek
             bir şairdir.
             Gerçek bir şair kimdir? Yıllarca önce bu soruyu soran Cenap Şahabettin şöyle cevap veriyor: Gerçek
             şair, yeni bir tarzda duyan ve duygularını yeni bir tarzda ifade eden bir insandır. Zeki Ömer Defne’de bu
             vasıflar vardır. Fakat onda Cenap’ın ve neslinin tanımadığı, hatta inkâr ettiği bir özellik daha mevcuttur
             ki bence, şiirlerini güzel, tesirli ve derin yapan odur: Kendini bir geleneğin içinde ve geleneği kendi
             içinde hissetmek. Bu özelliğinin tam şuuruna vâkıf olan şair bir yerde şöyle diyor:
             Bizi iki Yunus içre
             Bulanlara selam olsun.
             Kültürlü her Türk bu sesin nereden, kaç asır ötesinden geldiğini bilir: Yankı!..
             “Hepimiz bir yankının çocuklarıyız”
             Zeki Ömer Defne, içinde bütün Türk kültürünün, musikisinin yankılandığı bir şairdir. Bu yankı onun
             kendi kendisine olmasına engel değildir. Bilakis, denilebilir ki bütün büyük sanatçılar gibi, Mevlâna
             gibi, Yunus, Fuzuli, Baki, Mimar Sinan, Dede Efendi, Galip, Yahya Kemal, Ziya Gökalp, Tanpınar gibi
             Zeki Ömer Defne de şahsiyetini, kendi varlığından ayırmadığı milletine borçludur.
             “Bir şairin duygu ve üslup bakımından yepyeni ve orijinal olması” onun şiirlerinin güzel ve tesirli olma-
             sı için yeterli değildir. Cenap böyle bir şairdi. Fakat bugün Cenap’ın şiirlerini benimseyerek okuyan kaç
             kişi gösterilebilir? Bütün mısraları yabancı gelir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çok şahsi, çok orijinal
             şiirler yazıldı. Fakat gelenek içinde olgunlaşmadıkları için yabancı kaldılar. Orhan Veli ile Cahit Sıtkı
             ve Cahit Külebi, gelenek ile yeniliği birleştirmesini bildikleri için binlerce kalbin sesi oldular. Büyük bir
             şair olduğuna inandığım Behçet Necatigil, kendi şahsiyetinde Batı ile bizi derin bir şekilde birleştirir.
             Fakat Batılı unsurlar ile yenilikler en içte yankılanan geleneğin sesini örter. Başka bir deyim ile o gele-
             neği tanınmayacak kadar değiştirir.
             Zeki Ömer Defne’nin şiirlerinde gelenek ile yenilik arasında bir denge vardır. O, saz ile sözü beraber
             yürüten, aydın şairler arasında bir başka benzerini tanımadığım bir şahsiyettir.
             (…)
             Zeki Ömer Defne’nin şiirlerinde sadece Halk geleneği yoktur, Divan geleneği de vardır. Öyle sanıyorum
             ki şiirlerinin dokusunu Halktan çok Divan geleneği idare eder. Defne bu bakımdan Necatigil’e yaklaşır.
             İkisinde de Divan şiirine has “mazmun” yapma sanatı, kelimeler arasında serbest şekilde uzak çağrışım-
             lar kurma hâline gelir. (…)
             Defne’nin şiirlerinde şaşırtıcı olan, iki geleneği, Halk ve Divan geleneğini, taklide düşmeden ve kendi-
             sini unutmadan birleştirmesidir. Üstelik yenidir de. Onun şiirleri üzerinde derin araştırma yapan biri
             çok geniş bir arka plan keşfedecektir.
             Maziyi inkâr eden Servet-i Fünunculara karşı, iki ayrı geleneğin değerini keşfeden Ziya Gökalp ile Yah-
             ya Kemal’in bugüne kadar gelen tesirleri çok verimli olmuştur. Onları çok iyi anlayan şahsiyet sahibi sa-
             natçılar şunu fark etmişlerdir ki insan boşlukta yaşayan bir varlık değildir. Toprak, tarih ve millî kültür
             bize şekil verir, bizi zenginleştirir ve besler. Genç nesil, kütüphanelerin ve arşivlerin kalın kapılarını bir
             açabilse, yüzyıllar boyunca tüketemeyeceği hazineler keşfedecektir. Yunus Yunus’un, Yunus, okyanusun
             içindedir. Defne bu sırra ermiş olanlardandır. O bizi şiirleriyle çok ötelere götürür.
                                                                          Mehmet Kaplan, Edebiyatın İçinden
             Kelime Dağarcığı:
             kesif: Yoğun. tefsir etmek: Yorumlamak. vâkıf olmak: Bilmek, öğrenmek. vasıf: Nitelik.

                                                                                                    45
   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52