Page 51 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 51
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 23
1. ÜNİTE > Giriş Kazanım A.4.12: Metni yorumlar.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Kökü Mazide Dalları Gelecekte 30 dk.
Amacı Metnin iletisini kavrayabilme, bu iletiden yola çıkarak düşüncelerini ifade edebilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Tesirler
Andre Gide (Andre Jide) eski bir konferansında tesirlerin methiyesini yaparken genç bir edibin bir gün
kendisine: “Goethe’yi (Göte) okumak istemiyorum; çünkü tesiri altında kalabilirim.” dediğini anlatır.
(…)
Tesir altında kalmayı bir âciz, bir şahsiyet noksanlığı saymak hepimizin başına gelmiştir; hepimizin
bu köhne telâkki yüzünden bazen ruhumuzu baştanbaşa dolduran bir tesiri itiraf etmekten bir hırsız
gibi korkmuşuzdur. Amatör münekkitlerin yeni yetişen bir sanatkârı şunun bunun tesirine bağlayarak
küçültmekten yahut büyük bir adın ağırlığı altında ezmekten ne kadar hoşlandıklarını bilirsiniz, sanki
tesir altında kalmayan sanatkâr varmış, olurmuş gibi… Bir sanatkâra “Tesir altında kalmayacaksın”
demek “Yaşamayacaksın” demektir. Tesir altında kalmayan bir ruh yağmura susamış çorak bir tarladır;
renksiz, usaresiz, ‘şahsiyetsiz’ bir tarla… Tesir, ruhlar için Mesih’in nefesidir.
(…)
Her eserden yeni bir öz getirmesini, orijinal olmasını istemek hakkımızdır. Fakat tesir altında kalmak
orijinal olmağa mani değildir ki. “Orijinalin tanımı, taklit etmeyen değil, taklit edilemeyendir.” Dâhi-
ler en az değil en çok tesir altında kalmış adamlardır. Yaratıcı ruhu ben, bütün tesirlere; yeryüzünün,
gökyüzünün bütün tesirlerine açılmış iki geniş kol olarak görürüm. Küçük ruh tesir altında kalan değil,
kalmayan ruhtur. En renkli çiçekler en fazla gıda almış olanlardır. Goethe, mahlûkların en zekisi, İtal-
ya’ya geldiği zaman yeniden doğduğunu söylemekten ve yetmiş yaşında Hafız’ın tesiri altında bir divan
yazmaktan çekinmemiştir.
Goethe’nin hayatı, kendinin değil aldığı tesirlerin tarihidir derler. Nietzsche (Niçe) psikolojiyi yalnız
Dostoyevski’den öğrendiğini söylemekle orijinalliğinden hiçbir şey kaybetmiş değildir. Klâsikler eski-
lerin tesiri altıda kaldıklarını itiraf değil iddia ediyorlardı. Baudelaire (Bodler), şairlerin en orijinali,
Poe’yu (Po) korka korka değil, kana kana içmiştir. Gide, bugünün en orijinal ruhlarından biri, bütün
tesir kaynaklarından içmiş ve hâlâ susuzluğunu giderememiştir. Fakat hiçbir şair tesir altında kaldığını
Şeyh Galip kadar gururla söylememiştir:
Esrârını mesneviden aldım
Çaldımsa da mirî malı çaldım
Fehmetmeğe sen de himmet eyle
Ol gevheri bul da sirkat eyle
(…)
Yalnız büyük adamları değil, medeniyet tarihinin büyük devirlerini düşünecek olursanız, onların da en
fazla tesir altında kalmış devirler olduğunu görürsünüz. Roma’nın en parlak devri, Augustus (Agastıs)
zamanı, Yunan tesiriyle doludur. Rönesans’ın kaynağı, Eskilerin tesiri olmuştur. Fransız büyük devri-
mini ve romantizmini şimal rüzgârları getirmiştir. Almanya’nın en kudretli günlerinde Fransız tesiri
salgın halinde idi. Yeni Türk medeniyeti Batı kültürünü korka korka değil, bütün iştihasiyle içmektedir.
Ve Batının tesirleri millî dehanın uyanmasına engel olamamıştır…
Sebahattin Eyüboğlu, Sanat Üzerine Denemeler ve Eleştiriler
Kelime Dağarcığı:
aciz: Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük. Beceriksizlik. fehmetmek: Düşünmek. gevher: Cevher. himmet eylemek: Yar-
dım etmek, emek vermek. köhne: Eskiyip yıpranmış. Mesih: Hz. İsa. mirî mal: Hazineye ait mal. münekkit: Eleştirmen.
sirkat eylemek: Çalmak, hırsızlık yapmak. şahsiyet: Kişilik. şimal: Kuzey. telâkki: Anlayış. Kabul etme, sayma. usare: Öz
su.
49