Page 57 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 57

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11          26

             1. ÜNİTE > Giriş  Kazanım A.4.13: Yazar ve metin arasındaki ilişkiyi değerlendirir.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                    Doğu Doğudur, Batı da Batı                         30 dk.

             Amacı     Yazarın hayatı algılayışı ve bu algının esere yansımasını fark edebilmek.  Bireysel

              Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)


                                                    Batıya Doğru

             Bir söz vardır, çok söylenirdi eskiden, bugün de söylendiği oluyor: “Doğu Doğudur, Batı da Batı.” Do-
             ğulu bir kişi, dilediğince edinsin Batı acununun bilgilerini, yıllar boyu dolaşsın, otursun Avrupa ülke-
             lerinde, ne yaparsa yapsın, gene bir Doğuludur, tam bir Batılı gibi duyup bir Batılı gibi düşünemez...
             Eskiden çok söylerdik bunu. Doğulu olmayı bir üstünlük sayardık da onun için. Batı ülkelerinde bilim
             daha ileriymiş, yaşayış bizdekinden iyiymiş, olsun! Başka bir erdem bulurduk kendimizde. Batılılarda
             olmayan, olmayacak bir erdem. Neymiş o erdem? Şudur diye gösterilemez, bir tek sözle anlatılamaz.
             Çevremizden, toplumdan, gelenekten aldıklarımızın, duyduğumuz günden beri bize işlemiş, bizi yo-
             ğurmuş etkenlerin hepsi. Severdik onları, iyi, doğru, güzel bulurduk. İyi, doğru, güzel oldukları açık
             işte, besbelli, düşünmek, araştırmak istemez!.. Sonradan sarsıldı bu kanımız, inanımız. Bir kurt düştü
             içimize, övünmemiz azaldı. Batı acununun o bakımdan da bizden üstün olduğunu anladık. Bunun için
             de eski övünme kalmadı. Batılı olmadığımızı yalnız başkalarından değil, kendi kendimizden de sakla-
             maya kalktık.
             “Doğu Doğudur, Batı da Batı.” Omuz silkerdim bu söze. “Neden?” derdim, “Bizim etimiz, kemiğimiz
             başka mı? (…) ” derdim. Batılılara benzemek isteyince, Batılı olmak isteyince neden ulaşamayalım o
             ereğe?

             Şimdi de öyle düşünüyorum. Ancak şimdi duyuyorum, anlıyorum o sözün büsbütün boş olmadığını.
             Bizde bir Doğululuk, Batılılardan bir başkalık var. Bir üstünlük mü? Yoksa bir eksiklik mi? Durmuyo-
             rum bunun üzerinde. Yalnız biliyorum ki bu yüzden, bu Doğululuk, başkalık yüzünden Batılı olamıyo-
             ruz, Batılıları anlayamıyoruz. Onlar bizi anlıyor mu? Yeri yok bunu sormanın: Onlar Doğulu olmaya,
             Doğulular gibi duyup düşünmeye özenmiyor ki! Demek Doğu acununu gerçekten, şöyle içten anlıyor-
             lar mı? Anlayabilirler mi? Niçin araştıracağım? Biz ise Batılı olmak istiyoruz, öyle ise başkalığımızı bir
             eksiklik sayacağız.
             Görüyorum ki anlamıyoruz Batı acununu, iyice, gerçekten, içten anlamıyoruz. Bir yere değin gidebi-
             liyoruz, geçemiyoruz ötesine. Öğreniyoruz Batı acununun bilgilerini, bilimlerini, gene de o bilgiler,
             bilimler sanki dışımızda kalıyor, sinmiyor içimize. O bilgiler, bilimleri ediniyoruz da onları bulan, geliş-
             tiren soluğu edinemiyoruz. Bir olayla karşılaştık mı, “Şimdi bir Batılı olsa ne yapardı?” diye düşünüyo-
             ruz, o olay karşısında Batılının yapacağını yapmak kendi kendine, bizi düşündürmeksizin, aratmaksızın
             gelmiyor içimizden.
             Ancak bugünkü Batıyı öğrenmeye kalkıyoruz da onun için. Bizi Doğulu eden bir geçmiş, bir gelenek
             olduğu gibi Batılıyı Batılı eden bir geçmiş, bir gelenek olduğunu düşünmüyoruz. O geçmişi, geleneği
             öğrenmeye çalışmıyoruz. Başlangıcı, gelişmeyi bilmeden sonuçları kavramaya özeniyoruz. Bugünkü
             Batı acunu, Batı uygarlığı yüzyılların ürünüdür, birdenbire doğuvermiş, açılıvermiş değildir. Biz o uy-
             garlığa birdenbire konmak istiyoruz.
              (…)
                                                                          Nurullah Ataç,  Prospero ile Caliban 


             Kelime Dağarcığı:
             acun: Dünya. inan: İnanmak işi. Bir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benim-
             seme.







                                                                                                    55
   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62