Page 100 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 100

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12            48

             2. ÜNİTE > Hikâye  Kazanım A.2.11: Metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile sosyal, siyasi, tarihî ve mitolojik ögeleri belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                           Sardunyalar                                 25 dk.
             Amacı      Metnin toplumsal gerçeklerden izler taşıyabildiğini kavrayabilme.        Bireysel


               Yönerge  Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)


                                               Annemin Sardunyaları

             Onlar açalı beri annen seni unuttu dedi babaannem.
             Kel Asım Paşa'nın bahçesinden almıştı annem onları; sakız sardunyaları, her renkte. O bahçede hep-
             si açmışlardı. Biz oraya giderken karnım acıkmıştı benim, çok acıkmıştı. Yolda görmüştük köfteciyi;
             kenara çekmiş arabasını, altındı boruları, dumanlar çıkıyordu. Sakın babaannene söyleme demişti an-
             nem, sana sokakta köfte aldığımı, sonra darılırım demişti. Kel Asım Paşa'nın bahçesinde cüceler var.
             Ben gidince hep o cücelere bakıyorum. İki tane; birinin sarı pantolonu, mavi gömleği var. Öbürü yere
             uzanmış. Hanımellerinin arasında taştan bir kızın boynuna mavi boncuklar geçirmişler. Saygın bir
             hanımefendidir o demişti annem, elini öpüp alnına koymayı unutma sakın. Elimi öpme çocuğum de-
             mişti o buruşuk yüzlü, kıpkırmızı dudaklı kadın. Ben el öptürmesini hiç sevmem demişti. Biz Feridun
             beyin limonluğundan da aldıktı sardunya. Ama tutmadı. Babaannem anneme yükledi suçu, çok su
             verdi diye. İşemiştir dedi benim için. İşedin mi diye kulağımı çekti acıtıp. Kimseler yoktu bir ara ya-
             nımızda. Tebeşirle duvarı çizdim. Kel Asım Paşa gelmeyecek mi dedim anneme. Dilini koparırım, sus
             diye bağırdı annem. Ama dilimi koparmazdı annem benim; köfte istediğimde altın bacalı köfteciden
             alırdı köfte, acı, baharlı. Büyüyünce nolucaksın oğlum dedi o yaşlı kadın; çay içer misin dedi, şeker ye
             dedi, bonbon, saçların ne güzel kıvırcık dedi. O kızın yanağında al al bir yara vardı. Ben sustum. O
             yaşlı kadın sordukça sustum. O kıza sordum; büyük hanım kızgın maşa yapıştırdı dedi. Annem terle-
             me dedi. Terlersen öksürürsün gene dedi. Büyük hanım, annene ne söylüyor dedi o kısa saçlı kız. Asım
             Paşa'nın başı kel mi gerçekten dedim. Annemin gözleri kan çanağı gibiydi. Büyük hanım artık konuş-
             madan, sessiz oturuyordu. Gitmemizi bekler gibiydi. Hadi gidelim diye tutturmayacaktım, anneme söz
             vermiştim. Yoksa süt dondurması almayacaktı. Annemin elini öptü Kel Asım Paşa, babası yaşındaydı
             oysa. Kırmızı kurdelalı madalyalar takmıştı ceketinin yakasına. Birinde bir adamın resmi vardı. Putlu
             olanı vardı, onun kurdelası maviydi. Valideniz hanımefendiler nasıllar dediydi. Hiç saçı yoktu, kaşı
             da yoktu. Madalyaları vardı ama. Bıyıkları vardı. Aman bu köfteciler dedi büyük hanım, yanımızdaki
             inşaata geliyorlar, işçiler yer öğleleri, (...) dedi. Kokudan geçilmiyor dedi Kel Asım Paşa, telefon edece-
             ğim belediyeye dedi. Annem önüne bakıyordu. Pek terbiyeli ama dilsiz dedi bana dönüp büyük hanım.

             (…)
             Bacakları bir türlü kapanmıyordu bitişip. Elleri kemik kemikti. Soluğu da kokuyordu. Size gül versinler
             hanımefendi demişti Kel Asım Paşa. Ganimet, gül makasını getir demişti. Böyle süslü bir makas ge-
             tirmişti yanağı maşalı kız, kocaman. Koncaları kesme kız demişti buruş buruş yüzlü kadın, parmağını
             sallamıştı dik dik. Annem cüceli bahçeye inmişti taşlıktan. Elimden tutuyordu. Hava kararmıştı. Eve
             gidelim diye fısıldadım. Gideceğiz demişti annem. Dönüp bakmıştı Kel Asım Paşalara, çantasına iki
             üç sap sardunya koparıp koymuştu.

             (…)
             Annem sardunyaları dikmişti hemen o akşam, Feridun Bey'den aldıklarımız tutmadıydı demişti bana.
             Ben balkonda kum kaşıklamıştım; su döküp tünel yapmak istedim ama olmadı, dağılı dağılıverdi. Aça-
             cak demişti annem, bütün kış savaşacak toprakla, sonra açacak, çividi, sarı; bunların yapraklarını ova-
             larsan elinde sakız sakız kokar demişti. Şimdi olmaz demişti, yaz gelince, çok yaprakları olunca.

             (…)
                                                                                           Selim İleri






                                                                                                    99
   95   96   97   98   99   100   101   102   103   104   105