Page 182 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 182
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12 89
4. ÜNİTE > Roman Kazanım A.2.3: Metnin tema ve konusunu belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Mutluluğun Gizi 25 dk.
Amacı Metnin tema ve konusundan yola çıkarak birey ve topluma yönelik değerlendirmeler yapabilme. Bireysel
Yönerge Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Simyacı
(…)
Delikanlı iki taşı heybesine koydu. Artık kararlarını kendisi verecekti.
“Her şeyin bir ve tek şey olduğunu asla unutma. Simgelerin dilini unutma. Ve özellikle, ‘Kişisel Men-
kıbe’nin sonuna kadar gitmeyi unutma.”
“Ama şimdi sana küçük bir öykü anlatmak istiyorum:
Bir tüccar Mutluluğun Gizi’ni öğrenmesi için oğlunu insanların en bilgesinin yanına yollamış. De-
likanlı bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, sonunda bir tepenin üzerinde bulunan güzel bir şatoya
varmış. Söz konusu bilge burada yaşıyormuş.
Bir ermişle karşılaşmayı bekleyen bizim kahraman, girdiği salonda hummalı bir manzara ile karşı-
laşmış. Tüccarlar girip çıkıyor, insanlar bir köşede sohbet ediyor, bir orkestra tatlı ezgiler çalıyormuş;
dünyanın dört bir yanından gelmiş lezzetli yiyeceklerle dolu bir masa da varmış. Bilge sırayla bu in-
sanlarla konuşuyormuş. Bizim delikanlı kendi sırasının gelmesi için iki saat beklemek zorunda kalmış.
Delikanlının ziyaret nedenini açıklamasını dikkatle dinlemiş bilge, ama Mutluluğun Gizi’ni açıkla-
yacak zamanı olmadığını söylemiş ona. Gidip sarayda dolaşmasını, kendisini iki saat sonra görmeye
gelmesini salık vermiş.
‘Ama, sizden bir ricada bulunacağım,’ diye eklemiş bilge, delikanlının eline bir kaşık verip sonra bu ka-
şığa iki damla sıvı yağ koymuş. ‘Sarayı dolaşırken bu kaşığı elinizde tutacak ve yağı dökmeyeceksiniz.’
Delikanlı sarayın merdivenlerini inip-çıkmaya başlamış, gözünü kaşıktan ayırmıyormuş. İki saat sonra
bilgenin huzuruna çıkmış.
‘Güzel,’ demiş bilge, ‘peki yemek salonundaki Acem halılarını gördünüz mü? Bahçıvanbaşının yarat-
mak için on yıl çalıştığı bahçeyi gördünüz mü? Kütüphanemdeki güzel parşömenleri fark ettiniz mi?’
Utanan delikanlı hiçbir şey görmediğini itiraf etmek zorunda kalmış. Çünkü bilgenin kendisine verdi-
ği iki damla yağı dökmemeye çabaladığından, başka bir şeye dikkat edememiş.
‘Öyleyse git, evrenimin harikalarını tanı,’ demiş ona bilge. ‘Oturduğu evi tanımadan bir insana güve-
nemezsin.’
İçi rahatlayan delikanlı kaşığı alıp sarayı gezmeye çıkmış. Bu kez, duvarlara asılmış, tavanları süsleyen
sanat yapıtlarına dikkat ediyormuş. Bahçeleri, çevredeki dağları, çiçeklerin güzelliğini, bulundukları
yerlere yakışan sanat yapıtlarının zarafetini görmüş. Bilgenin yanına dönünce, gördüklerini bütün ay-
rıntılarıyla anlatmış.
‘Peki sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede?’ diye sormuş bilge.
Kaşığa bakan delikanlı, iki damla yağın dökülmüş olduğunu görmüş.
‘Peki,’ demiş bunun üzerine bilgeler bilgesi, ‘sana verebileceğim tek bir öğüt var: Mutluluğun Gizi dün-
yanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan.’ ’’
Çoban, ağzını açıp konuşmadı. Şimdi yaşlı kralın anlattığı öykünün anlamını kavramıştı. Bir çoban
gezmeyi sevebilir ama koyunlarını asla unutmaz.
(…)
Paulo Coelho
181