Page 184 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 184

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12            90

             4. ÜNİTE > Roman  Kazanım A.2.3: Metnin tema ve konusunu belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                     Doğaya Salınan Yaşamlar                           25 dk.
             Amacı      Bir metnin konusunun metnin anlatımına etkisini kavrayabilme.            Bireysel


               Yönerge  Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

                                                      Yılkı Atı
             Yazın al, kışın ister al ister alma derler. Bunun burası kış… Kırk biçime girer. Bir bakarsın, karayelden,
             yıldızlamadan, poyrazdan esen yel lodosa çevirir. İnsana kar gibi, kara kor gibi değer. Tüm bir beyaz
             dünya bir günde tüm bir siyah kesilir.
             Lodos üç gün sürdü. Ovada kar namına zırnık kalmadı. Ekin kökleri bütünüyle ortaya çıktı. Güzlük
             ekinlerin toprağı örtemeyen açık yeşil yaprakları iplik iplik dikeldi.
             Dördüncü gün hava eski türküsünü mırıldanmağa başladı. Önce soğudu. Kar sularından vıcık vıcık ol-
             muş ovada buz tutmaya başladı. Yel, yeniden poyraza döndü. Mavinin en güzeliyle pırıl pırıl ışıldayan
             gökyüzünün tadı kaçtı. Ufukta boz boz bulutlar boy gösterdiler. Öğle üzeri güneş bulutlara tutsak oldu.
             Bir daha da gözükmedi. Gökyüzündeki bozluk pürüzleşti, hafiften pus bağladı. Poyraz durmadan hı-
             zını artırıyordu. Fırtına, tipi geliyordu.
             Dağlar çoktan kaybolmuştu. Sıra tepeciklere geldi. Her bir yön sargındı. Kar ovaya doğru homurdana
             homurdana iniyordu.
             Yılkılıklar dağınık düzenden toplu düzene geçtiler. Kulakları bir süre dimdik kaldı. Yukarı kalkık baş-
             ları birbirine sürtündü. Yeleleri rüzgâr rüzgâr uçuştu. Kar inmişti ovaya… Yel, ıslık çalmaya başlamıştı.
             Aygır kişnedi. Ön sağ ayağı sertleşmiş toprağa hırslı hırslı vurdu. Sonra tepelere doğru hızlı adımlarla
             yürüdü. Atlar peşine takıldılar. Bir tepenin kuytusuna geldiler. Yel yine de kuytuya dalıyor, tepeden
             sürüklediği karları atların üzerine tozutuyordu.
             (…)
             At çoğunluğunda şaşkınlık arttı. Aygır kişnedikçe yelelerini oynatıyorlar, kulaklarını dikiyorlardı.
             En sonunda kurtların ulumaları da duyuldu. Gecenin şüpheleri de artıyordu. Bu gece tekin bir gece
             değildi. Aygır da, atlar da bunu sezinlemişlerdi. Yerlerinde duramıyorlardı. Kurt ulumaları arttı. Sesler
             yaklaşıyordu. Bu, bir meydan savaşının ilk belirtileri idi. Aygır, bir savaşı sezinliyordu. Kurtlar ise at-
             lardan henüz habersiz idiler. Tepelerden aşağılara iniyorlardı. Macera arıyorlardı. Önlerine at çıkmış,
             it çıkmış bu önemli değildi. Kudurgan bir hâlleri vardı. Kar, fırtına vız geliyordu hepsine… Beş sekizi
             bir arada idiler.
             (…)
             Aygır uçarcasına gerideki atların yardımına koştu. Ama geç kalmıştı. Kurtlar halkayı dağıtmışlardı.
             Korkunç kişnemeler fırlatılıyordu. Kar tozları arasında hızla koşarak kurtlar, atları arıyordu.
             Üç zayıf yılkılığın peşine düşen kurttan biri Çılkır’ın peşinde idi. Ve iyice terlemişe benziyordu. Çılkır
             birdenbire dik inişe vurmadı. Tepeyi yandan ve hızla iniyordu. Can kaygısı dipdiri etmişti. Bu kadar,
             hızlı güçlü koştuğu hayatı boyu görülmüşlerden değildi. Ama, peşindeki azgın, kendinden geçmiş bir
             acı hırs, bir acı güçtü.
             (…)
             Tozuşan kar zerreciklerinden Çılkır’a dokunanlar, deri yüzeyinin son sıcaklığında eridiler. Gecenin
             büyük savaşı Çılkır’ın ölümüyle sona erdi. Diğer kurtlar, yılkılıkların ve aygırın gücü çabası karşısında
             fazla diretemediler. Her biri yandan dön geri ederek sıvışırcasına geldikleri yöne doğru uzaklaştılar.
             Aygır acı, ağlamaklı bir kişneme bıraktı. Ön sağ ayağı ile hırsla eşindi. Sonra durgunlaştı. Başı önüne
             düştü. Ağlıyordu. Diğer atlar şaşkınlıkları geçince pörsüyüverdiler. Hepsi birden saygı duruşuna geç-
             mişlerdi sanki…
                                                                                          Abbas Sayar
             Kelime Dağarcığı
             sargın: İçten, yürekten. yılkı: Doğaya başıboş olarak bırakılmış at ya da eşek.



                                                                                                   183
   179   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189