Page 344 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 344
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12 170
6.ÜNİTE> Deneme Kazanım A.4.13. Yazar ve metin arasındaki ilişkiyi değerlendirir.
Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becersi Alan Becerileri: Okuma Becerisi
Etkinlik İsmi Metin, Yazarın Kimliğidir 25 dk.
Amacı Yazar ve oluşturduğu metin arasındaki ilişkiyi belirleyebilme. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyup soruları metne göre cevaplandırınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Önce Şiir Vardı
Önce şiir vardı. Her şey şiirden doğdu. Ben, böyle bir kutsal kitabın yazılmasını isterdim. Bu dünya
şiirsiz yaratılmış olamaz. İnsanoğlu şiirle konuştu ilk kez. Şiir yazmak için yarattı ilk sözcükleri. Şiirde
yer almayan bir sözcük ölmüştür, yaşamadan yok olmuştur. Bir toplumda ozan yoksa, yetişmemişse,
yetişmiyorsa o toplum bir süre sonra tarihten de silinir. Asur uygarlığı gibi... Ozanı olmayan bir top-
lum, şiirden yoksun toplum yok olur gider. Din kutsal kitaplarının şiir dili ile yazılması da insanoğ-
luna seslenmek, onu etkilemek için en sağlam yolun şiir olduğunu gösterir. Şiir kendi başına ayrı bir
dildir. Her dilin şiiri ayrıdır, ama bilmediğimiz herhangi bir dilde şiir okunurken anlarsınız o okunan
şeyin şiir olduğunu.
Struga’daki Şiir Evi’nde Makedonca, Sırpça, Arnavutça, Slovence şiirler dinledim. Bir tek sözcük anla-
madım. Ama “ses” olarak tattım yine de o şiirleri. Demek bir başka “şiir dili” var. Bu yüzden ozanlar
bir çeşit Evliya, Ermiş, Peygamber sayılmışlardır eski zamanlarda. Bugün bile gerçek ozanlar toplum-
ların öncüsü sözcüsü, yol göstericisi oluyorlarsa bunu, şiirin evrensel diline, gücüne borçludurlar. Bir
Neruda, bir Nâzım, bir Aragon, bir Lorca, bir Pasternak, aynı ulusun kişileri gibidirler. Onlar insanlık
ulusunu, bir gün er geç kurulacak o büyük, tek ulusun, tek toplumun öncüleridirler.
Neruda, “Şiiri kim öldürebilir? Şiir kedi gibi yedi canlıdır. İşkence ederler, sokaklarda süründürürler,
alay ederler, dört yanını duvarlarla çevirirler, sürgüne yollarlar, fakat o bunları yaşar, sonunda terte-
miz bir yüzle ve gülümseyerek çıkar ortaya,” der. Bu sözlerle şiirin ve ozanın kullandığı uluslarüstü
dilin gücünü anlatır. Bir gün bir işçi Pasternak’a seslenmiş: “Usta bize doğru yolu göster,” diye. Ozan,
işçiye “Ben toprakları rüzgarda ses veren bir ağaca benzerim. Kimseye yol göstermem,” demiş. Oysa
o sesler, o dizeler yüzyıllardır insanlığa yol göstermektedir. Ozan şiirlerini ‘yol göstersin’ diye yazmaz
elbet, ama o şiirleri okuyan yığınlar o dizelerdeki anlamı çözerek, duyarak daha iyi bir insan, daha iyi
bir yurttaş, daha daha yararlı, daha güçlü olmanın gizlerini bulurlar.
Yine Neruda, “Şiirin topluma yararı desteği, güce, ince duyguya ve sevince dayanır. Bu özellikleri
olmayan şiirin sesi az çıkar, türkü haline gelemez," diyor. Dünyanın gelmiş geçmiş ve gelecek ozanla-
rının türküleşen dizeleriyle dünyamız bugüne geldi, yarına da gidecek. Şuna inanıyorumki, bu dünya-
nın daha güzel olması, daha güzel şiirler yazılmasına bağlıdır... Daha daha güçlü, daha daha etkileyici,
insanları ‘gerçek insan edici’ şiirler. Türk ozanı Melih Cevdet Anday bir şiirinde:
Protohippus atın ceddi
Dinothorium filin ceddi
Biz insanın ceddi
Gelecek mutlu insanın
der. Gerçek insanı şiir yaratacak, şiirle yaratılacak, derim ben de. Geleceğin mutlu toplumunun kurul-
masında şiirin katkısı büyük olacak. Bu yüzden şiir dili tüm insanlığın dilidir. Şiir ne denli güçlüyse,
ölümsüzse, insanlık da öyle olacaktır.
343