Page 347 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 347

171       TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12                          Ortaöğretim Genel Müdürlüğü




           Böylece bir kavramın değişik görüntü ya da izlenimleri elde edilerek yeni imajlara, yeni mısralara
           varılmak isteniyor. Genç şairler hep bunu istiyoruz. Folklor ve klişelerin karşısında öbür kutbu mey-
           dana getiren bu durum şiirimizde bir evrimdi. Her evrim gibi haklı ve zorunlu.
                                                                                              (1956)
                                                                      Cemal Süreya, Folklor Şiire Düşman


          1.  Okuduğunuz metinden hareketle folklorun neden şiire düşman olabileceği ile ilgili düşüncelerinizi
              yazınız.







          2.    Büyük dedem Âşık Zülâlî henüz on altı yaşındayken Âşık Seyhatî namlı yaşlı bir ozanın elini
                öpüp duasını almak üzere yanına vardığında, atışmadan el öpemeyeceği söylenir ona. Genç Zülâlî
                “el-Emru Fevka’l-Edeb / Emir edebin üstündedir” fetvasınca geçer karşısına tecrübeli âşığın ve ne
                derse sazıyla sözüyle cevap verir. Onun söz kudretine ve cesaretine hayran olan Âşık Seyhatî,
                atışmanın sonunda Zülâlî’nin alnından öper ve öyle bir söz söyler ki duyanlar beddua sanır: “Sev-
                diğine kavuşamayasın, kavuşamayasın ki dünyaya ateşli sözler bırakasın!” Muhabbetoğulları’nın
                yüzyıllarca meclisi dağılmayan çocuklarından biri olacaktı belli ki Âşık Zülâlî. Söze hayat veren
                şairlere bakacak olursak Hüsnü Aşk’ın penceresinden, Mecnun da o kabiledendi.

                (…)                                                                                                                    A. Ali Ural, Bisiklet Dersleri

              Bir denemeden alınmış yukarıdaki parçadan hareketle A. Ali Ural’ın folklora bakışıyla Cemal
              Süreya’nın folklor anlayışlarını karşılaştırınız.







          3.                                          Sinema

                Boş vaktim oldukça sinemaya giderim. Yumuşak bir karanlığa gömülmüş, makinenin hışır-
                tısını dinleyerek cismimin değil, ruhumun bir çetin yol üzerinde mola verdiğini hissederim.
                Karanlık, ölümün bir parçasıdır. Onun için dinlendiricidir. Büyük dinlenme, bir karanlık deni-
                zine dalıp bir daha ışığa kavuşmamaktan başka nedir?
                (…)                                                              Ahmet Haşim, Bize Göre


                “Nesirlerinde de, şiirlerindeki kadar, kelime seçiminde titizdir. Küçük objelerden ve hâdiseler-
                den hareket ederek, fazla derinliği olmayan bir perspektiften yakaladığı dış dünya intibalarının
                ifade edildiği bu tip yazılarının, Fransız filozofu Alain’den aldığı bir tarz olması ihtimâlini Meh-
                met Kaplan ileri sürmüştür.”
                                                                                 Büyük Türk Klâsikleri

              Yukarıda Ahmet Haşim’in bir denemesinden alınan parça ve Ahmet Haşim’in nesirlerindeki üslu-
              bunun değerlendirildiği bir alıntı verilmiştir. Siz de okuduğunuz metinden hareketle Cemal Süre-
              ya’nın üslubu hakkında çıkarım yapınız.







                Karekod
          346    Alanı
                                                                                      Hazırlayan: Şükriye ŞEN
   342   343   344   345   346   347   348   349   350   351   352