Page 468 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 468
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12
CEVAP ANAHTARLARICEVAP ANAHTARLARI
Etkinlik No.: 201 Etkinlik No.: 204
1. Olası cevap: En çok ilgi duyduğum alan sanat olduğu için bu alan- 1. Metinde soru işareti yanıt gerektirmeyen, herhangi bir konuda bil-
da söylev vererek anılmak isterdim. Sanat konusunda söylev ver- gi almaktan çok onaylama ve bir duyguyu verme amacıyla kullanıl-
mek beni çok mutlu eder. Duygu ve düşüncelerimi söylev yoluyla mıştır. Bu kullanım, anlatıma akıcılık sağlarken konuşmacının da
karşımdaki kitleye aktarmak diğer alanlara göre daha çok ilgimi kendi fikrinin doğruluğunu onaylatmasına ve dinleyenleri yönlen-
çekmektedir. dirmesine katkı sağlamıştır.
2. Meşrutiyet Dönemi'nde önceki dönemlere göre daha özgür bir 2. Olası cevap: Noktalama işaretleri olmaksızın bir yazının anlaşıl-
ortam olduğu için söylev türündeki eserlerin sayısında bir artış ması mümkün değildir. Cümlenin ne zaman bittiği, duygunun
olmuş, pek çok sanatçı bu türde eserler vermiştir. Meşrutiyet'in nerede verilmesi gerektiği, hatibin jest, mimik, hareket ve tutumla-
yarattığı bu özgürlükle sanatçılar toplumsal, kültürel ve sanatsal rının nasıl olduğu noktalama işaretleri ile anlaşılır. Hatibin konuş-
konularda söylev türünde pek çok eser verebilmiştir. masında belirttiği anlam, noktalama işaretleri kullanılarak ortaya
3. Olası cevap: Ben yazar olsaydım destan türünde söylev türünün konulmaktadır.
sağlamış olduğu kolaylıklardan ve imkânlardan yararlanmak is- 3. Olası cevap: Eğitim hayatının tamamlanmasıyla öğrenmenin
terdim. Çünkü destan türü söylev türünü içinde barındırmaya sona erdiğini düşünülür. Oysa diploma, sadece bir anahtardır. Bu
uygun bir türdür. Kahramanlık duygusuyla seslenmeyi, tarihî ve anahtarı kullanarak meslek hayatında araştıran, keşfeden, hep ile-
sosyal olayları diğer türlere daha fazla içerdiği için destan türü riye yönelik hedefler koyan bireyler için aslında her şey daha yeni
içinde söylev türünü kullanmayı düşünür ve bunu yazacağım başlamaktadır. Eğitim çağı boyunca kazanılan değer ve bilgilerin
eserde uygulardım. geliştirilmesiyle bir gelecek oluşturulur.
Etkinlik No.: 202
1. Olası cevap: Geçmişteki kimi söylevler, kaydedilme noktasında
titizlik gösterilmediği için, teknoloji kayıt imkânı tanımadığı için
günümüze gelememiştir. Türk edebiyatında da söyleve mutlaka
çok başvurulmuştur ama insanların sadece dinlemekle yetinmeleri,
sözleri kalıcı kılmaya çaba sarf etmemeleri, teknolojinin bu nokta-
da yardıma yetişememesi, bugünkü gibi hayatın her anını kayde-
den iletişim imkânlarından mahrum oluş, çoğu söylevin ömrünün
insan ömrüyle sınırlı kalmasına yol açmıştır. Bugüne ulaşanlar ise
çok önemli şahsiyetlerin kimi söylevleridir. Ortamdaki dinleyici-
lerden birinin kayıt konusunda görevli olması ya da özel ilgisiyle/
tercihiyle dinlediklerini notlara, anılara dökme hassasiyeti taşıması
bazı söylevleri günümüze ulaştırmıştır. Bu durum hem imkânlarla
hem zihniyetle açıklanabilir.
2. Olası Cevap: Evet, düşünüyorum. Toplumla iletişimin olduğu
her zeminde söylev türüne ihtiyaç duyulabilir. Sözlü ya da yazılı,
kendini topluma anlatmak, onları etkilemek, fikirleri değiştir-
mek isteyen herkes söyleve yönelebilir. Özellikle sosyal bilimle-
rin her kolu, bir noktada söylev türüyle alışveriş durumundadır.
3. Olası cevap: Katlıyorum. İnsanların konuşma hürriyeti, düşünce-
lerini topluma aktarma özgürlüğü olduğu zaman hitabet de vardır.
Gelişmesi de yine özgürlük ortamında mümkün olacaktır. Özgür-
lük yoksa içeriği boşalmış cümlelerle sadece hâkim fikirleri tekrar-
layan bireyler, iyi söylevler veremez ve türün gelişmesine de gerçek
anlamda katkı sağlayamazlar.
4. Olası cevap: Yazar Nazan Bekiroğlu’ndan bir akademik söylev
dinlemek isterdim.
Etkinlik No.: 203
1. Noktalı virgül, ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri bir-
birinden ayırmak, virgüller ise birbiri ardınca sıralanan eş görevli
kelime ve kelime gruplarının ayırmak için kullanılmıştır.
2. Birinci cümledeki “ahlâk” kelimesi bugünkü imlada “ahlak” şek-
linde yazılır. Yazarların önerilen kurallara uymayarak kendi imla
anlayışını yazısında uygulamak istemesi, çeşitli dil kurumlarının
imla ilgili farklı önerilerde bulunması ve Türk Dil Kurumunun
(TDK) zaman içinde kurallarda değişikliğe gitmesi imladaki farklı
tutumlara sebep olarak gösterilebilir.
3. Paragrafta; yaşananların, gözlemlerin olduğu gibi, ayrıntısıyla, gü-
zel ve çirkin yönleri ayırt edilmeden romanda anlatılmasının esas
alındığı roman anlayışı dile getirilmektedir.
467