Page 68 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 68
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12 32
2. ÜNİTE > Hikâye Kazanım A.2.3: Metnin tema ve konusunu belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Bir Kişi Değişir Dünya Değişir 25 dk.
Amacı Metnin temasını, konusunu belirleyerek toplumdaki diğer bireylerin haklarına saygı duymanın önemini fark Bireysel
edebilme.
Yönerge Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Kente İnen Kaplanlar
Bir süredir sık sık o yüzlerle karşılaşıyordum. Olur olmaz yerde göz göze geliveriyorduk. Bir ürperme
sarıyordu sırtımı. Önceleri neden ürperdiğimi, ürpermelerimin bu karşılaşmalarla ilgili olduğunu an-
layamıyordum.
Daha bu yılın içindeydi. Bir gün, bir caddede yaya geçidinin iki yakasında kümelenmiş, yeşil ışıkların
yanmasını bekleyenler arasındaydım. Alış verişten dönen, çocuklu, gebe kadınlar; elleri kolları paket-
lerle dolu kapıcılar, itişip kakışan öğrenciler, sarmaş dolaş çiftler, birbirinin elini bırakmayan ürkek,
yaşlı karı kocalar. Tümümüz, ışıkları, caddeden akıp giden araçları gözlüyorduk.
Caddeye sarı ışıklar yandı. Son arabalar önümüzden kaydılar. Işıklar kırmızıya döndü. Akıntı kesildi.
Yaya geçidinin yeşilleri yanınca, acınacak bir acelecilikle, birbirimizden kopmamaya çalışarak, karşı-
dakiler bize, biz karşı kaldırımdakilere doğru atıldık. Öndekiler daha ikişer adım ya atmış ya atmamış-
lardı ki, kocaman spor bir araba, kırmızı ışıklara falan kulak asmadan, sağ sol şeritlerde duran araç-
ların arasından fırladı, üstümüze yürüdü, topumuzu darmaduman etti. Kaçıştık: "Ayy, gidiyordum!"
(…)
Arabadaki, iki yanından bağrışanlara, anlamadığı bir dilden konuşuyorlarmış gibi, çok kısa birer bakış
attı. Bakışları bana da değdi geçti. Sırtım ürperdi. Adamı birden tanıyorum sandım. Bomboş, acıma-
sız bakan gözler, yuvarlak basık kafatası, kısa iri delikli burun, burnun iki yanından inen derin yanak
çizgileri, bütün çeneyi dolanan genişlikte, sert ince dudaklı ağız… Evet oydu! Son günlerde sık sık
karşılaştığım, göz göze gelince sırtımı ürperten yüz. Sırtımın ürpermesinden bile tanıyabilirdim onu.
Kaçışıp dağılanlar yeniden bir araya gelip karşıya geçerken, iki yanımdakilere, ben bu adamı tanıyo-
rum, hep böyledir, her zaman yaptığı iş bu! der gibi bakıyordum.
Önümde yürüyen bir delikanlı kız arkadaşına, “kaçışmayacaktık” dedi. “Ezilirdik!”
(…)
O arada birinin, iyi ki toktu, dediğini duydum. Evet, iyi ki toktu! Nedenini bilmeden doğruluğunu sez-
dim bu sözün. Bu sözle, nereden tanıdığımı daha iyi hatırlayacak gibi oldum adamı. Karşı kaldırımda,
bir süre, bu sözle gördüğüm yüzü birbirine vurarak yürüdüm. Adamı nereden tanıdığımı, hep böyle
olduğunu nereden bildiğimi tam olarak çıkarmaya çalıştım. Sonunda kaldırımın kalabalığı, vitrinler,
dikkatimi dağıttı, kesin bir sonuca varamadım.
(…)
Bir lokantada hesabı istedim. Şişirilmişti. Yemediğim bir sürü şey vardı pusulada. Fiyatları listeyi tut-
muyordu. Garsona söyleyecek oldum. Gitti, az sonra yanında iri kıyım iki arkadaşı ile geri geldi. Öde-
yeceksiniz! dedi. Gözlerine bakınca hemen anladım. Üçü de onlardandı!
Mahallemizin bunca yıllık kasabı, bakkalı bir gece yok oldular. Ertesi gün yerlerini başka bir kasapla
başka bir bakkal aldı. Her gün aldığım peyniri, ekmeği, eti daha eksik tartıyorlar, her gün fiyat artırı-
yorlardı. Neden? diyemiyordum.
(…)
Necati Cumalı
67