Page 82 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 82

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12            39

             2. ÜNİTE > Hikâye  Kazanım A.2.7: Metindeki zaman ve mekânın özelliklerini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                    Benden Önce Benden Sonra                           25 dk.
             Amacı      Hikâyedeki mekân ve zamandan yola çıkarak bu unsurların insan ve toplum için önemini değerlendirebilme.  Bireysel


               Yönerge  Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)


                                               Büyük Mağazada İşçiler

             Duisburg şehrinin ortaları her nasılsa güneşliydi o gün. Aklı bozlu güvercinler, yerin beton kaplı yüzü-
             ne konmuşlar, didinerek, dürtünerek, yiyecek bir şeyler arıyorlardı. Ama bulamıyorlardı.
             Dışı arı peteklerini andıran süslerle kaplanmış büyük Horten mağazası ile Şehir Kitaplığı, çok eski bir
             Anadolu deyimi ile birbirine üç adımdı. Aradan tramvay geçiyordu. Savaş öncesinin çançanlı tramvay-
             ları yoktu artık. Şimdikiler sessizce gelip “Cıııızzzt!” geçiyorlardı. Metro yapımı, yerin altında, köstebek
             tünellerini andırır biçimde ilerliyordu.
             (…)
             Deli, acayip, ele avuca sığmaz bir değişmeyi yaşıyordu Duisburg. Yüz yıl öncesinin dar sokaklı, gü-
             zel, bir mahallesinden öbürüne yaya gezmelere gidilen şehri çoktaan uçup gitti. Walsum, Dinslaken
             birleşti. Krefeld, Rahm birleşti. Şehirden çıkmadan şehre giriyorsun şimdi. Üç kişiden birinin altında
             otomobil Bura Bochum, şura Oberhausen, ora Mülheim… Gelsenkirchen, Köln, Bonn üçer dörder şe-
             ritli, rahat otoyollarla hemen şuracıktalar. Duisburg’la Düsseldorf’u bağlayan yolda, pencereleri çiçekli
             evlere baka baka gidiyor, kıra bayıra ancak bir kez açılıyor.
             Şehir kitaplığında görevli Anton Gebler, şimdi biraz yadsıyor, “Hayır, değilim!” diyor ama, yüzyıl ön-
             cenin Polonyalı maden işçisi Patowsky’nin soyundan geliyor.
             (…)
             İkinci Dünya Savaşı bitince başlayan yapım ve onarım işleri bir türlü bitmedi, bitmiyor şehirde. Büyük
             bankalar, sigorta şirketleri, iş hanları, oteller yapıldı. Kule gibi kat kat satış mağazaları, alt yollar, üst
             yollar açıldı. Gene de pat küt, haldur huldur yeni yapımlar, onarımlar sürüyor.
             “Ömrümüz gürültünün, pisliğin içinde geçiyor!...” diye söylendi Anton Gebler. Üç gün önce televiz-
             yonda çevre kirlenmesi konulu yayını izlerken, dünyanın en kirli şehirlerini gösteren tabloya, uzağı
             gösteren gözlüğü takınarak dikkatle baktı.
             (…)
             Birinci katı bitirip Hazır Giyim, Kadın, Erkek, Yazlık, Kışlık bölümlerinin yerleştirildiği ikinci kattan
             inen çıkan merdivenlere yeniden baktı. Dünyanın elektriğini tüketen lambaların altında, evirip çevirip
             bakanların, satın alıp saldıranların arasında bıkıntıyla, üşentiyle yürüdü. Bir arka odada tek başına
             oturan arkadaşı Georg Bender’in kapısını şakadan vurup girdi. Bir hafta önce yirmi dördüncü yaş gü-
             nünü kutlayan sekreter Monika telefonda not alıyordu. Sekreteri selamlayıp geçti.
             Georg Bender, iç denetim işlerinin başındaydı. Kapalı devre çalışan bir televizyon donanımıyla yapı-
             yordu bunu. Mağazada önemli önemsiz hırsızlık olayları olup duruyordu. Başında oturduğu denetim
             düzenine yirmi bir tane kamera bağlanmıştı. Bu düğmeyi, o düğmeyi açıp kapatıyordu.
             (…)
             Pazarcıklı Ökkeş’le Akyazılı Ergün de, bir yanı ucuz serüven romanları, bir yanı pahalı sanat kitapları,
             bir yanı tek boyda, boyada gezi kılavuzlarının yer aldığı Kitaplar köşesine o anda geldiler.
             (…)
                                                                                        Fakir Baykurt
             Kelime Dağarcığı
             yadsımak: Yaptığı bir işi, söylediği sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını, bilmediğini söylemek, yaptığını saklamak,
             inkâr etmek.

                                                                                                    81
   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87