Page 178 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 178
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 92
5.ÜNİTE > Roman Kazanım A.2.1. Metinde geçen kelime ve kelime gruplarının anlamlarını tespit eder.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi KELİME OYUNU 20 dk.
Amacı Anlamı bilinmeyen kelime ve kelime gruplarını metnin bağlamından haraketle tahmin edebilmek. Bireysel
Yönerge Metni okuyunuz. Anlamını bilmediğiniz kelime ve kelime gruplarının altını çizerek aşağıdaki soruları
metne göre cevaplayınız.
MAHUR BESTE
(...)
Hayır, Behçet Bey ne bir sanat meraklısı, ne de koleksiyoncu idi. O, sadece, şairdi. Onun için orijinal
hatâ nadir eşyanın büyük bir mânâsı yoktu. Güzel inhinalı, yumuşak çizgiler, girift ve ince helezon-
lar birbirini kovalasın, iyi kabartılmış şekiller bu çizgi arabeskinin arasında birbiriyle kucaklaşsın ve
renkler gözlerinin önünde o sıcak rakslarını yapsınlar, onu oldukları yerden alsınlar, kendi yaşanma-
mış hayatından başka yere, ya eskiye, yahut uzağa götürsünler… Bu elverirdi. Onun bütün bu eşyadan
istediği şey, hülyasına bir çerçeve olmaları, ona bir firar kapısı açmalarıydı. Tesadüf ettiği şeylere sahip
olmayı pek az isterdi. Behçet Bey, bütün ömrünce, yerinden kımıldamadan “kaçmak, gitmek!” diye
çırpınanlardandı. Ömründe bir kere o da Adana’ya kadar, bin türlü telâş ve üzüntü içinde, şöyle bir
gidip gelen bu adamın hayatı, rastladığı eşyanın, insanların, işittiği bir fıkranın, hatırladığı bir adın
telkiniyle başlayan seyahatlerle dolu idi.
Behçet Bey, olduğu yerden biraz doğrularak, artık iyice karanlığa alışmış gözleriyle, odanın içinde,
bir hafta evvel satın almış olduğu aynayı aradı. Aynanın, üzerinde güzel yontulmuş sedeften ince sar-
maşıklar, filizli nebatlar dolaşan ve küçük, mavi kuşlar uçuşan sihirli bir demirhindi ağacından geniş
ve ağır çerçevesi, hapsettiği billûr sathına tecrit edilmiş bir zaman çehresi veren o çok dikkatli işçilik
karanlıkta görünmüyordu. Fakat nereden geldiği belli olmayan bir ışığı kendisinde toplayarak saf ve
cilâlı billûr, büyük ve uzak suların bazı mehtapsız gece saatlerindeki esmer maden parıltısıyla, tıpkı
bilinmeyen bir kadere açılan bir yol gibi müphem ve tılsımlı parıldıyordu.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste
1. Anlamını bilmediğiniz kelimeler metni anlamanızı etkiledi mi? Nasıl?
2. Yukarıdaki metinde anlamını bilmediğiniz kelimelere rağmen Behçet Bey’in ilgi alanı hakkında
neler söyleyebilirsiniz?
177