Page 322 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 322

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                          TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9        164

             7.ÜNİTE > Biyografi-Otobiyografi     Kazanım: A.4. 7. Metnin üslup özelliklerini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                     ÜSLUBUN SÖYLEDİKLERİ                              25 dk.
             Amacı      Metinde yazara özgü üslup özelliklerini belirleyebilmek ve üslubun metne katkısını tespit edebilmek. Konuş-  Bireysel
                        ma üslubunun günlük yaşamla ilişkisini kavrayabilmek.

              Yönerge  Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
                     (Alıntı metnin aslına sadık kalınmıştır.)

                                                 DOĞAN HIZLAN
              Bir ödül var. Adı da çok ilginç: “Kırklar Ödülü” (yüz yılda belki bir kez daha verilebilir). Kırk sanat ve
              kültür adamının bir araya gelerek ona verdiği ödül önümüzdeki günlerde açıklanacak. Evet, Doğan
              Hızlan hem 1950 kuşağının bir üyesi, hem de yüz yılda “belki bir kez daha rastlanabilen” bir kişi.
              1950 edebiyat kuşağının bugün 50-60 yaşlarında olan üyelerinin sanat ortamında hemen hiçbir za-
              man iktidara gelmediği, daha doğrusu sanatı yöneltecek duruma yükselemediği söylenir. Bu yargının
              doğru yanları var. Ama Doğan Hızlan hariç. Doğan, böyle bir yargıyı hiçleyen bir gerçek olarak orta-
              da. Yok, yok, yaşayan bütün kuşakların üyesi gibi göründü o. Ama bu bizim kuşağımızın ortak tavrı
              da değil mi? Ne olursa olsun, Doğan Hızlan sadece kendi kuşağını değil, bütün bir edebiyat-sanat
              patrimuanını savunmak, ileri sürmek, göz önüne sermek işlevini cesaretle üstlendi. Böyle geniş bakış
              ve devinim alanı da ona demokrat bir yapı kazandırdı.
              Edebiyatımızın hem anası, hem babası oldu.
              Cumhuriyet’te, özellikle de Hürriyet’te kazandığı üst yönetim konumunda kuşağını seve seve kuşak
              duygusunu aştı. Editörlüğün bir çokbakışlılık olduğunu zaten hemen daha baştan anlamıştı. Altın
              Kitaplar ve Yeni Edebiyat serüveninde bunun ilk uygulamalarını yapma olanağı da buldu.
              (…)
              Küçük ödünler vererek cezalandırır. Böylece de öç alma duygusunu lüks bir biçimde yitirme tadına
              ulaşır. Yanlış anlaşılma lüksü de vardır.
              Peter Ustinov’un biraz daha zekisi. Kibrit bile çakmak istemeyen iyi kalpli Neron. Tören adamı.
              Zeytinyağlılar ve güllaç. Yalan söyler kimi zaman, ama sizin yalanlarınıza da her zaman sahip çıkar.
              Sözgelimi Nil kıyısında villa almışsın deseniz, inanır buna ve tartışmaya başlar: Hangi kıyısında, ya-
              nında ne var?
              Kalem meraklısı. 1.234 kalemi vardır.
              Bir dostu onu şöyle tanımlıyor: Soğan gibidir, tat ve vitamin yönünden çok iyi; ama yiyenin gözlerini
              yaşartır.
              Bir sürü teyze ve bir anne arasında büyüdü. Bu yönüyle hâlâ ilkokul duyarlığı içinde de. Müsamereci
              yanını hep diri tuttu. Papyonunda 23 Nisan’a, pantolon askısında Lale devrine sağlam göndermeler var.
              Kurtarıcı bir sinizm.
              Kimseye kızamaz. Kimse de ona.
              Ud çalar. Klasik Türk müziğinin ustasıdır. Ama Klasik Batı müziği hastasıdır da. Bu onun eleştirmen
              olarak en iyi açıklayıcısıdır. Sadece kuşaklararası değil, sanatlararası dost.
              Kötü sayılmayan niyetin sonucu: İyi sonuç!
              Doğan Hızlan’ın bir getto’su, kendi kurduğu küçük bir köyü de var. Orada daha sinirli, daha sevecen,
              daha haklı, daha haksız, daha gerçekçi, daha gerçek dışı, daha Doğan Hızlan...
              Yine de asıl Doğan Hızlan bu ikisinin ortalamasıdır. Hatta, geniş dünya, yaygın sanat ilişkilerinde,
              diyorum.
              “Bu ikisinin” dedim, ne ikisi?
              Şemsiyesini, Nil kıyısında (villası varmış ya) harmaniye olarak kullanıyor.
                                                                                          19 Haziran 1988
                                         Cemal Süreya, 99 Yüz/İzdüşümler-Söz Senaryosu, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2010.


                                                                                                   321
   317   318   319   320   321   322   323   324   325   326   327