Page 350 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 350
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 178
7.ÜNİTE > Biyografi-Otobiyografi Kazanım: A. 4. 12. Metni yorumlar.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi RESSAM ŞAİR 25 dk.
Amacı Metni eleştirel bir bakış açısıyla okuyarak anlamlandırabilmek. Metni yorumlarken günlük hayatla bağlantı Bireysel
kurabilmek. Herhangi bir metnin beğenilmesinde nelerin etkili olabileceğini belirleyebilmek.
Yönerge Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
(Alıntı metnin aslına sadık kalınmıştır.)
BEDRİ RAHMİ EYUBOĞLU
(…)
Edebiyat sevgisi çocukluk yıllarına dayanan Bedri Rahmi, aile ve çevresinden aldığı köklü ve zengin
sanat ruhuyla beslenmiştir. Kendi kültür birikiminin batı yönünü babasına, yerli tarafını da annesine
borçlu olduğunu açıklayan Eyuboğlu, sanat hayatında bu iki kaynağı devamlı aynı pota içerisinde
eritme gayreti gösterir.
Sanatçımız, bütün nesir ve şiirlerinde halk sanatını en sağlam bir kaynak olarak görür ve ona göre
halk sanatı, ulaşılacak olan değil, hız alınacak bir kaynak olmalıdır:
“Halk sanatını sevmek onu taklid etmek midir? Halk sanatını sevmek: Ondaki sonsuz yaşama, yayıl-
ma gücünü anlamak demektir. Halk sanatı; üzerinde küflenmiş milyonlarca kitap yığılmamış; körpe,
dinç değerlerle doludur.”
Eyuboğlu, “… bütün halk sanatlarına, halkın her şeyine hayranlık duyar.” Bu hayranlığı, sanatçımızın
bütün eserlerinde görebiliriz. Ona göre, halk sanatını sevip sevdirmek için edebiyat kültüründen baş-
ka bir kültür daha lâzım o da, kendi halkımızın sanat gücüne inanmadır.
Bedri Rahmi Eyuboğlu, halk hayatının tamamen peşinde olduğu için, kalabalığı da sever. O, kalabalık
arasında “gündeliği muhayyilesiyle giydirme”yi başarır. Bu konuda Ahmet Hamdi Tanpınar, onu res-
sam, şair ve yazar yönleriyle, bir bütün olarak şu şekilde değerlendirir:
“Bedri eşyayı kendi dışındaki aydınlıkta seyretmeye katlananlardan değildir. Beyninin içinde bir gü-
neş parçalanmış gibi, o her şeyi kendi aydınlığından görür. Bu itibarla çocuğa benzer. Ve çocuğa ben-
zediği için de dokunduğu şeylere bir sır ve masal çeşnisi verir.”
Eşyanın büyüsünü, sırrını, şekillerin arkasındakini bulmaya çalışan, bulamadığı zaman da muhayyi-
lesinin yardımıyla icat eden sanatçımız, dağınık bir şekilde çalıştığını itiraf eder. O, birden fazla konu-
yu bütünlük ve kompozisyon endişesi gözetmeden bir arada ele alır. Bir konunun hakkından gelme-
den bir başkası, derken bir öteki konu ile karşılaşırız. Eyuboğlu, bu durumunu şu şekilde ifade eder:
“Yüzlerce mevzu hepsi ısırılmış, hepsinin üzerinde diş izleri var. Fakat içerisinden tamamıyla yutulup,
sindirilenleri o kadar az ki.”
Anadolu gerçeğine olduğu gibi, sahip çıkan Eyuboğlu, Anadolu’nun taşına, toprağına, kilimine, tür-
küsüne, kısacası her şeyine âşıktır. Gezi yazılarının oluşturduğu nesirleri, “Canım Anadolu” ismi al-
tında yayımlatması bile sanatçımızın Anadolu’ya karşı beslediği sevgiyi gösterir. O adeta Anadolu
insanının gözü ve kulağı olmak istemiştir. Bedri Rahmi’nin Anadolu’ya samimi bir şekilde yönelişinin
sebeplerinden birisi, o toprakları, Anadolu insanını yakından tanıması olduğu gibi diğer bir sebebi de
aradığı iyiliği ve güzelliği Anadolu’da bulmasıdır.
(…)
Abdullah Çelik, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1996.
349