Page 392 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 392
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 200
8.ÜNİTE > Mektup/E-posta Kazanım A.4.5. Metindeki anlatım biçimlerini, düşünceyi geliştirme yollarını ve bunların işlevlerini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi MEKTUBUN İLETİSİ 20 dk.
Amacı Anlatım biçimlerinin ve düşünceyi geliştirme yollarının metnin anlatımına katkısını kavrayabilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız (Alıntılanan metnin aslına sadık kalınmıştır.).
Bırakamayacağım bu mektupları, benim sevgili okurum, bırakamayacağım diyorum ya, yalnız be-
nim elimde mi sanki? Ya onlar beni bırakırlarsa? Er geç bırakacaklar elbette. “Tutkularımız bizi bı-
rakınca, biz onları bıraktık sanır da övünürüz.” diye acı acı güler La Rochefoucauld (La Roşufikult).
Şimdi bunları yazmakta da, yazdıktan sonra okumakta da, bana hiçbir yazımın vermediği bir tat
buluyorum, mutluluğun ta kendisi denecek bir duygu, bir ışık sarıyor içimi. Bana öyle geliyor ki ben
bunları yazmak için, bunları yazdıran iklime ermek için doğdum, yaşadım; ne yaptımsa, ne ettimse,
bütün duygularım, bütün düşüncelerim, hepsi, hepsi beni bunlara hazırlamak içindi. Şeyh Galip bir
gazelinde: “Efendimsin cihanda itibarım varsa sendendir - Miyân-i âşıkanda iştiharım varsa senden-
dir” diyor. Benim de yazarlar arasında bir adım olursa, bu yeryüzünden benim de geçtiğim anılırsa
o ün bana bu mektuplardan gelecektir. (...)
Böyle sürer gider mi bu? Biliyorum, yakındır, bir gün bu tat benden esirger kendini, gönlüm bu ışığı
seçmez olur. “Aldanmışım, bir hayale kapılmışım, bir masalla avunmuşum.” derim. Yavaş yavaş mı?
Birdenbire mi? Elbette üstüme çökecek o karanlığı, şairin: “Zulmet bizi çekmekte visale” diye haber
verdiği karanlığı biricik gerçek sanırım da bugünkü duygularıma bugünkü dediklerime bir yalan,
budalaca bir yalan diye bakarım. Eski kâğıtları karıştırırken bu mektuplardan biri gözüme ilişirse:
“Neymiş bu? Ne diye yazmışım, kime yazmışım ben bunu? Böyle şeyler de yazılır mıymış? Bilmi-
yorum, tanımıyorum, bana yabancı bunlar, ben böyle düşünmüş, böyle söylemiş olamam!” deyip
ukâlâca omuz silker, atıveririm, yırtarım belki de.
O günkü beni gözlerimin önüne getiriyorum da nefret ediyorum ondan; içinde onu sakladığı için, en
geç ona varacağı için bugünkü benden de nefret ediyorum. Neden o karanlık doğru olsun da benim
ondan bin kat güzel bugünkü ışığım doğru olmasın? Ben bugün bu yazıların bir değeri olduğunu,
bunları yazmakla bir şey yaptığımı, beni unutturmayacak bir ürün verdiğimi sanıyorum, bu sevinç,
bu övünç yalan da, bu mektupların boşluğunu, hiçliğini anladığım gün duyacağım üzüntüler, acılar,
yalnız onlar mı doğru? Neden ışığa inanmıyoruz da yalnız karanlığa inanıyoruz? Sizi bilmem, sevgili
okurum, siz belki gerçekten inanırsınız ışığa. Ben inanamıyorum bir türlü, gözlerim bir umutla par-
lasa bile parlaması ile sönmesi bir oluyor, “Nene senin umutlanmak, övünmek? Güzelmiş bu yazılar,
bir değeri varmış, senin adını yerine ulaştıracakmış!.. Gülerim senin kurduğun hülyalara!.. Bu yaşa
geldin de anlayamadın mı daha kendini? Hiçliğini, ne kadar çırpınsan bir şeye yaramıyacağımı, bir
şey yaratamıyacağını bir türlü anlayamadım mı?” diyor.
(Alınmıştır.)
Ataç, N. (1989). Okuruma Mektuplar. İstanbul: Can.
1. Yazar metinde alıntılara yer vermiştir. Bu alıntıların metne katkıları neler olabilir?
391