Page 27 - Biyoloji 11 | 1. Ünite
P. 27
Aktif ve Pasif Bağışıklama
Vücut, yabancı antijenlerle doğrudan karşılaşınca antijenlere karşı
tepki verir. Bir başka deyişle antikorlar ve T hücreleri, antijenlere karşı
kişinin kendi bağışıklık sistemi tarafından üretilir. Bu tip bağışıklamaya
aktif bağışıklama adı verilir. Aktif bağışıklama, aşılamayla veya mik-
robik bir hastalık geçirerek kazanılır. Kişiye onu hasta etmeyecek ancak
kimyasal olarak antijenleri taşıyan ölü mikroorganizmalar verilerek ki-
şide bağışıklık oluşturması sağlanır. Bu işleme aşılama (bağışıklama)
denir (Görsel 1.4.22). Bu tip aşılama; difteri, boğmaca, tifo gibi birçok
bakteri kökenli hastalıklardan ve su çiçeği, grip gibi virüs kökenli has-
talıklardan korunmak için kullanılır. Gelişmiş ülkelerde bebek ve ço-
cukların düzenli olarak aşılanmaları, çoğu hastalıkların önemli ölçüde
azalmasında etkili olmuştur.
Hastalık yapan organizmaların Görsel 1.4.22: Aşılama
genetik yapılarının hızlı değişimi in-
san sağlığına sürekli bir tehdit oluşturur. Hastalık yapan mikroorganiz-
malar hızlı bir biçimde genetik yapılarını değiştirebilir. Antijenin yapısı
değişebildiği için bunlara karşı bağışıklık geliştirmek her defasında işe
yeniden başlamak anlamına gelir. Örneğin geçtiğimiz yıl grip hastalığı
geçirmiş bir kişi bu yıl da aynı hastalığa yakalanmış olabilir. Grip virüsü
antijen yapısını değiştirdiğinden her yıl yeni antijenlere karşı antikorlar
üretilmelidir. Genetik yapılardaki bu hızlı değişimler insan sağlığını sü-
rekli tehdit eden bir unsurdur.
Kişi antijenlerle karşılaşmadan da geçici olarak bağışıklık kazana-
bilir. Daha önceden antijenlerle karşılaşmış ve antikor üretmiş kişiden
antikorlar alınarak kişiye verilirse kişi korunmuş olur. Bu hazır antikor
Görsel 1.4.23: Emzirme çözeltisine serum denir. Antikorlar ömürlerini tamamlayıncaya kadar
kişi hasta olmaz. Bu şekilde hastalıklara karşı korunma biçimi pasif ba-
ğışıklama olarak adlandırılır. Örneğin hamile bir kadının ürettiği antikorlardan bazıları plasenta aracılı-
ğıyla ya da emzirme sırasında sütle bebeğe geçebilir (Görsel 1.4.23). Bu durum bebeği annenin daha önce
geçirmiş olduğu bazı hastalıklara karşı korur. Yine bazı canlıların zehirlerine karşı başka bir canlıda antise-
rumlar geliştirilerek bu canlıların sokması ya da ısırması durumlarında bu antiserumların kullanılması da
başka bir pasif bağışıklama örneğidir.
Alerji
Alerjen, T lenfositlerle karşılaşır ve T lenfositleri uyarır. Alerjenin bulunduğu bölgede çeşitli bağışıklık
hücreleri hızla çoğalır ve antikor üretilir. Bu hücrelerin salgıladığı kimyasallar, bulundukları dokuda normal
hücre işlevlerini bozar. Bu bozulma sonunda mukus salgısında artma, düz kaslarda kasılma, damarlarda
genişleme, kılcal damar geçirgenliğinde artma gibi alerjik reaksiyonlar gerçekleşir.
Süt, yumurta, fıstık gibi besinlere olduğu gibi çeşitli antibiyotiklere, aşılara, hormonlara, vitaminlere,
kozmetik ürünlere, polenlere, toza ve bakterilere karşı da alerjiler görülebilir.
Bir alerjen, T lenfositleriyle karşılaştığında T lenfositler B lenfositleri uyarır. B lenfositlerinin uyarılması
sonucunda plazma hücreleri çok sayıda antikor üretir. Antikorlar bağ dokudaki mast hücrelerinin histamin
salgılamasına neden olur. Histamin yangısal tepkiyi başlatır.
131