Page 37 - Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi | 2.Ünite
P. 37
2.7.3. Türkiye’de Radyo Yayıncılığının Kuruluşu ve Gelişimi
Türkiye’de radyo yayıncılığı özel bir
şirket olan Türk Telsiz Telefon Anonim
Şirketi (TTTAŞ) tarafından 1927’de baş-
latıldı. Başlangıçta yalnızca bir eğlen-
ce aracı olarak topluma sunulan radyo,
sonraki süreçte kültür ve sanatın geliş-
tirilmesi, halkın eğitimi, ulusal bilincin
aşılanması gibi millî rolleri de üstlendi.
Türkiye Cumhuriyeti, yeni kültürün ak-
tarılması, vatandaşa doğru ve bilimsel
bilgi verilmesi amacıyla çiftçilikten klasik
müziğe uzanan bir yelpazede çeşitli ko-
nularda halkı bilinçlendirmek için radyo
yayıncılığına büyük önem verdi. Radyo, Görsel 2.37: Muzaffer Sarısözen
Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren eğitime yönelik yayınlarıyla Cumhuriyet’in tasavvur ettiği sınıfsız,
imtiyazsız ve kaynaşmış bir topluluk oluşturmaya yardımcı olmuş, Batılılaşma ve kalkınma sürecine
ivme kazandırmıştı. Ülkenin yetişmiş bilim insanları, yazar ve sanatçıları radyolarda da görev alıyor,
bilgi ve görüşlerini dinleyicilerle paylaşıyordu. Ülke kültürü içinde gelişen müzik, folklor, spor, siyaset ve
yeni hayata yön veren pek çok olgu radyonun anlatım alanı içindeydi.
1930’ların ikinci yarısından 1940’ların ortasına kadar yaşanan süreç devletin kitle iletişim araçların-
dan etkin olarak yararlanmak istediği yıllar oldu. II. Dünya Savaşı’nda insanların siyasi gelişmeleri takip
etme isteği radyonun yaygınlaşmasını sağladı. Ülkemizde ilk olarak Ankara Radyosu 1943’ten sonra
düzenli yayınlara başladı. Üstüne bir dantel örtü serilmiş lambalı radyolar, kentli evlerin başköşelerine
kuruldu. Yaşanan teknolojik gelişmelerle radyonun eğlendiren ve müzik sunan işlevi ön plana çıktı.
1940’ların ikinci yarısından itibaren devlet radyolarının dışında da radyo istasyonları kurulmaya baş-
landı. 1945’te kurulan İstanbul Teknik Üniversitesi Radyosu bu alanda bir ilkti. II. Dünya Savaşı son-
rası başlayan Batı Bloku içinde yer alma çabası yayıncılığı da etkiledi. Radyo giderek daha fazla yay-
gınlaştı, kentlerden köylere hemen her kesimden insanın daha rahat eriştiği bir araç konumuna geldi.
1938-1943 yılları arasında Ankara Radyosunun müdürlüğünü yapan Vedat Nedim Tör’ün radyo
yayıncılığı hakkında söyledikleri, radyonun toplumsal gelişmedeki rolünü gözler önüne sermektedir. Tör
“Radyoda Türkçenin en güzel örneklerinin verilmesi, programlarda halka olumlu ve yararlı bilgilerin su-
nulması, eğitici telkinlerde bulunulması, halkın zevkini ve moralini bozacak yayınlardan kaçınılması,
halkın sanat zevkinin yükseltilmesi amacıyla müzik yayınlarında gerek alaturka gerekse Batı müziğinin
kaliteli örneklerinin verilmesi gerekir.” diyerek radyonun eğitici rolünü ön plana çıkarmaktadır. Bunun
yanında II. Dünya Savaşı yıllarında savaşa dair gelişmeler radyodan takip edilmiştir. İnsanlar radyodan
duyduklarına güven duymuş ve bu güveni “Radyo söyledi.” diyerek ifade etmişlerdir.
Türkiye’de radyo yayıncılığının başlamasıyla radyo programlarında halk müziği örnekleri, bireysel
faaliyetler çerçevesi içinde düzensiz bir biçimde yer buldu. Radyolarda halk müziği eserlerinin icrası,
İstanbul Radyosunda Tamburacı Osman Pehlivan tarafından Rumeli türküleri ile başladı. 1938’de An-
kara Radyosunda Sadi Yaver Ataman, gerçekleştirdiği açıklamalı halk müziği programlarında anonim
edebiyat ve âşık edebiyatı ürünlerine yer verdi. 1940’ta Vedat Nedim Tör’ün Ankara Radyosunun mü-
dürü olması, radyo programlarının yeniden yapılandırılmasını sağladı. Bu doğrultuda 1941’de Mesut
Cemil yönetimindeki Klasik Türk Müziği Korosu radyonun ilk düzenli halk müziği programını yaptı. Bir
Türkü Öğreniyoruz adlı program, Muzaffer Sarısözen’in (Görsel 2.37) şefliği ve repertuvar hocalığı
doğrultusunda faaliyetini sürdürdü. Bu programlar klasik Türk müziği sanatçılarının halk müziği alanında
eğitilmesini sağlamanın yanında Yurttan Sesler Korosunun kurulmasına da zemin hazırladı ve Yurttan
Sesler Korosu Muzaffer Sarısözen’in şefliğinde 1947’de kuruldu. Yurttan Sesler Korusu programlarında
halk müziği derleme çalışmaları dinleyicilere sunuldu.
89