Page 218 - DEFTERİM TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10
P. 218

Sıra Sizde


          1. Etkinlik: Aşağıdaki metinleri okuyunuz. Metinlerle ilgili tabloyu doldurarak metinlerin destan
            mı efsane mi olduğunu belirleyiniz.


              I.                                                 II.

               Yine günlerden bir gün Ay Kağan’ın gözü            Bir gün Mersinli balıkçılar denize açılırlar.
               parladı. Doğum sancıları başladı ve bir            Açıklarda avlanırlarken bir köpek balığı
               erkek çocuğu oldu. Bu çocuğun yüzü gök,            sürüsüne rastlarlar. Bunlar avlayabildikleri
               ağzı ateş gibi kızıl, gözleri ela, saçları ve      kadar balığı yakaladıktan sonra akşama
               kaşları kara idi. Perilerden daha güzeldi.         doğru kıyıya dönmeye başlarlar. Tam bu
               Bu çocuk anasının göğsünden ilk sütü               sırada önlerinden bir köpek balığı daha geçer.
               emdi ve bir daha emmedi. Çiğ et ve                 “Şunu da avlayalım.” deyip arkasından
               çorba istedi. Dile gelmeye başladı. Kırk           giderler. Büyük gayret gösterirler, sonunda
               gün sonra büyüdü, yürüdü ve oynadı.                onu da yakalarlar. Kıyıda balıkların yağını
               Ayağı öküz ayağı gibi, beli kurt beli gibi...      almak için uğraşırlarken son yakaladıkları
                                                                  balığın bağırsaklarında Mersin adının yazılı
                                                                  olduğunu görürler. Bu hadiseden sonra da
                                                                  ilin adı Mersin olarak söylenmeye başlar.








              III.                                                IV.

               Syrinks (Sirinks) adlı bir orman perisi             Dağların arasına sıkışarak çoğalmaya
               varmış. Bu güzel periye keçi ayaklı “satir”ler      başlayan halklar, artık bu dağ ve
               ve derin ormanların daha başka gizemli              ormanlıklar içinde yaşayamaz hâle
               varlıkları âşık imişler ve onu kovalarlarmış.       gelmişlerdi. Çünkü buralar, onlara çok dar
               Ne var ki Syrinks, Artemis’e sadık                  geliyordu. (…) Dağlar arasında tek geçitten
               perilerdenmiş. Hatta bazen onu Artemis’in           geçmek de yine çok zor idi. Hepsi bir araya
               ta kendisi sanırlarmış. Biricik farkları,           gelip bu dar geçitten nasıl geçeceklerini
               Artemis’in oku gümüşten, Syrinks’inki ise           düşündüler ve kurtuluş için bir yol aradılar.
               boynuzdanmış. Pan, bu peri kızını görüp             Hemen bu geçitte bir demir madeni
               sevmiş. Ona diller dökmüş, peri dinlemek            vardı. Bu madeni işletir ve onları eriterek
               istememiş. Pan onu kovalamış. Bir ırmak             daima demir çıkarırlardı. Başka bir yol
               kıyısında tam ona yetişip kollarıyla onu            bulamayınca bu demir kapıyı eritip oradan
               sarmak üzereyken Syrinks, kardeşleri su             çıkmaya karar verdiler. Hepsi bir araya gelip
               perilerinden imdat istemiş. Pan’ın kolları          ormandan odunlar topladılar ve eşeklerle
               Syrinks’i değil, bir kucak dolusu sazı bağrına      yük yük kömürler getirdiler. (…) En sonunda
               basmış. Pan, içini acıyla derin derin çekince       ateşler yandı, körükler işledi ve geçit de
               rüzgâr da sazlıktan yüreği “cızz” diye yakan        eriyip parçalandı. (…) Bu suretle bozkırlara
               hazin ve tatlı bir ses çıkarmış. Pan, “Hiç          yayılıp her biri bir yerde yerleştiler.
               olmazsa bu biçiminle benim olacaksın!”
               diyerek başka başka uzunlukta yedi sazı
               balmumuyla yan yana yapıştırarak “sirinks”
               adını verdiği müzik aletini icat etmiş.








   216
   213   214   215   216   217   218   219   220   221   222   223