Page 34 - Felsefe
P. 34

Felsefe 11






                 18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİNDE ÖNE ÇIKAN PROBLEMLER


                    Bilginin Kaynağı
                    Birey-Devlet İlişkisi

                    Ahlakın İlkesi

                    Varlığın Oluşu





           Bilginin Kaynağı
             17. yüzyılda bilimin yöntemi felsefeye uygulanmaya çalışılmış, 18. yüzyılda ise aklın aydınlattığı doğ-
           ru bilgiler aranmıştır. Filozoflar, bu açıdan bilginin üzerine gitmiş ve onun doğasına yönelik düşünceler
           oluşturmuştur. “Bir şeyi bilmek ne anlama gelmektedir?”, “İnsan, nelerin bilgisini bilebilir?” ve “Bilginin
           sınırı var mıdır?” gibi sorular sorulmuştur.
             Bilgi üzerine yapılan tartışmalar, özelikle felsefenin iki ana akımı olan rasyonalizm ve empirizm üze-
           rinden temellendirilir. Rasyonalist filozoflardan Descartes (17. yüzyıl), empirist filozoflardan J. Locke (17-
           18. yüzyıl) ve iki akımı sentezleyen Kant’ın (18. yüzyıl) bilgi hakkındaki görüşleri önemlidir.





                                                Descartes, kendisinden asla şüphe duyulmayacak ve başka bil-
                                             gilere de temel olabilecek açık seçik bir bilgi arar. “Düşünüyorum, o
                                             hâlde varım.” önermesine ulaştığında kesin bilgilerin kaynağı olarak
                                             akıl görüşüne varır. Ona göre bilgi, sonradan oluşan deneyimlerle
                                             değil doğuştan gelen aklın ilkeleriyle gerçekleşir. Matematik ve ge-
                                             ometri bilgisinin kesin olmasını akla dayandırmıştır. Doğru bilginin
                                             kaynağını da akıl olarak belirlemiştir.
                                                J. Locke, Descartes’ın doğuştancılık fikrine karşı çıkar ve bilginin
                                             doğuştan değil sonradan deneyimler aracılığıyla oluştuğunu belirtir.
                                             İnsanın duyu organları vasıtasıyla kendi zihninin dışında bulunan
                                             dış dünyadan birtakım izlenimleri deneyimlediğini ve bu izlenimler-
             Bilginin Kaynağına
                                             den oluşan fikirleri zihninde tasarlayarak bilgi edindiğini savunur.
              Yönelik Görüşler               İnsan zihni, ona göre doğuştan boş bir levhadır (tabula rasa) ve
                                             insan, deneyimleri sayesinde bu boş levhayı bilgileriyle doldurur.

                                                Kant, “Algısız kavramlar boş, kavramsız algılar kördür.” sözüyle
                                             duyu verileri olmadan akılda var olan kavramların boş olduğunu,
                                             sadece bunlara dayanarak anlamaya çalışan aklın ise kör olduğunu
                                             belirtir. İnsanın bilgi edinmede iki yönünü de kullandığı görüşüyle
                                             bilginin kaynağı konusunda rasyonalizm ve empirizmi birleştirerek
                                             yeni bir yol önerir. İnsan, ona göre duyuları aracılığıyla dışarıdan
                                             veriler alır ve bunları aklın formlarında işleyerek bilgiyi oluşturur.
                                             Bu görüşü kritisizm olarak adlandırılır.










                                                                                                              33
   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39