Page 10 - Tarih
P. 10

9. Sınıf       Tarih





               Gücün Maddi ve Temel Kaynakları
               Orta Asya; Gobi, Taklamakan, Karakum gibi çöllerden, geniş bozkırlardan ve ıssız düzlüklerden oluşmuş-
               tur. Ayrıca büyük bir bölümü kapalı havza olan Orta Asya’da yer yer yüksekliği 7 000 m’yi aşan sıradağlar,
               büyük çukurlar ve göller yer almıştır. Bu coğrafi bölgedeki bozkırların kışı çok soğuk ve kar fırtınalı, yazı ise
               genellikle sıcak ve kuraktır. Yazın ara sıra şiddetli sağanaklar olsa bile yaşanan bu kuraklığı gideremezdi.
               Bozkırın bu sert yapısı, bölgede yaşayan kavimleri etkilemiş ve konar-göçer hayat tarzının ortaya çıkma-
               sını sağlamıştır. Bozkır, adaların ve vahaların dışında insanlara kalıcı bir yerleşme ve dinlenme imkânı
               tanımamıştır. Konar-göçerler, ulaşımda ve göçlerde atı kullanarak bu zorlu koşulların üstesinden gelmiştir.
               Bununla birlikte bozkırın atlı göçebeleri, çabucak organize olabilen savaşçı bir toplum yapısına sahiptir.
               Esasen bozkır tarihi, en güzel otlakları ele geçirmek için mücadele eden ve bazı hâllerde gezinmeleri asır-
               lar süren hayvan sürülerini yaylak ve kışlak arasında getirip götüren Türk kavimlerinin tarihinden ibarettir.
               Türklerin Orta Asya’da ırmak, göl gibi su kaynakları çevresinde konar-göçer bir yaşam tarzı vardır. Boylar,
               ekonomilerinin temel dayanağı olan hayvanlarıyla birlikte belirlenmiş bu alanlarda yaşamaktadır. Hunlar,
               Kök Türkler ve Uygurlar yazın yaylak denilen serin, sulak, otlağı bol yüksek yaylalarda; kışın ise kışlak
               denilen daha ılık ova ve vadilerde yaşamıştır.

               Çinlilerle fazla yakınlaşılması ve Maniheizm’i kabul etmesi, Uygurların hayat tarzını değiştirmiştir. Bu ne-
               denle Uygurlarda, toplumsal yapı hızlı bir değişim göstermiş ve şehirleşmeye doğru bir eğilim başlamıştır.

               Çinlilerle fazla yakınlaşılması ve Maniheizm’i kabul etmesi, Uygurların hayat tarzını değiştirmiştir. Bu ne-
               denle Uygurlarda, toplumsal yapı hızlı bir değişim göstermiş ve şehirleşmeye doğru bir eğilim başlamıştır.

               Her an saldırıya açık bir coğrafyada yaşadıkları için konar-göçer  toplulukların silahlı güce ihtiyaçları var-
               dır. Bozkır kültürünün ögelerinden atı kullanan ve demiri işleyen Türkler, askerî bakımdan çevresindeki
               milletlere üstünlük sağlamıştır. Türk ordusu, ücretli askerlerden değil her an savaşabilecek durumda olan
               süvarilerden kurulmuştur. Örneğin Hunlar, çocuklarını daha küçük yaşlarda biniciliğe alıştırmıştır. Gençlik
               çağına geldiklerinde mükemmel binici olan bu çocuklar, böylece atlı savaş usullerini çok iyi uygulamıştır.

               Güç Paylaşımı ve Yönetim

               Türk devlet teşkilatında kurultay (toy); siyasi, kültürel, hukuki ve ekonomik konularda genel kararlar alan
               ve devlet yönetiminin temelini oluşturan en yüksek kuruluştu. Kağan, hanedan üyeleri, hatun, aygucı ve
               boy beylerinden oluşan kurultay, genellikle yılda üç kez toplanarak devlet işlerini görüşürdü. Kurultay’ın
               üyelerine “toygun” denilirdi. Boy beylerinin kurultaya katılımı sadakat işareti sayılır aksi bir durum söz
               konusu olduğunda bu bir isyan olarak algılanırdı.
               Kurultay, kağanın seçimi veya görevden alınmasında da etkiliydi. Kağan, kurultayın doğal başkanıydı
               ve kağanın olmadığı zamanlarda aygucı (başbakan) kurultaya başkanlık ederdi. Kurultaylarda alınan
               kararlar halka duyurulurdu.

               İlk Türk devletlerinde ülkenin yönetimi, Hunlardan itibaren devlet yönetiminde kolaylık sağlamak amacıyla
               doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. İkili teşkilatlanma denilen bu sistemde, daima bir tarafın hâki-
               miyet üstünlüğü tanınmıştır. Buna göre kağan, doğuda otururken batının yönetimi hükümdar ailesinden
               önde gelen bir kişiye, genelde kağanın kardeşine bırakmıştır. Batı’daki yabgu unvanlı yönetici, Doğu’daki
               kağana bağlı olarak töre hükümlerini yürütmüştür. Örneğin Mukan Kağan, bütün Kök Türk Devleti’nin
               hükümdarı olmakla beraber daha çok devletin doğu kısmıyla ilgilenmiştir. Batı kısmını ise devletin kuru-
               luşundan itibaren İstemi Yabgu idare etmiştir. Yabgu unvanını taşıyan İstemi, bütün icraatını doğudaki
               kağanlık adına yapmıştır. Fakat yabgu karar ve icraatında tamamen serbesttir. Tıpkı bir devlet başkanı
               gibi o da elçiler göndermiş, kabul etmiş ve başka devletlerle anlaşmalar yapmıştır. Örneğin İstemi Yabgu,
               Doğu Roma İmparatorluğu’na elçiler göndermiş ve gelen elçileri kabul etmiştir.




            9
   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15