Page 137 - Türk Dili ve Edebiyatı
P. 137

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI                                          11





                  Bayram — İşine bak...
                  Musa — Bu kadar şöhret hoşuma gitmiyor.

                  Bayram — Niçin?..
                  Musa — Şöhret âfettir bilmez misin?. İstanbul’da bu kadar efsuncu, cinci hocaların arasında be-
               nim yalancı hocalığımın foyası meydana çıkarsa..
                  Bayram — Hak doğrunun yardımcısıdır.

                  Musa — (Gülerek) doğruluk benim işimin neresinde.. işim gücüm dubara...
                  Bayram — İşine bak, dünya geçinme dünyası.

                  Musa — Evet ben de öyle yapıyorum. Bir yalan atıyorum doğru çıkıyor. Sonra kendim de inanıyo-
               rum... Ee.. sen ne âlemdesin?..

                  Bayram — Beni sorma kardeş, sorma.
                  Musa — Hayır ola?.

                  Bayram — Ah kardeş.. rahmetli Paşa Edirne’de şehit olduktan sonra memleketime, Urfa’ya çıkıp
               gittim, işimi yoluna koydum. Bir çiftlik sahibi oldum. Bir şeye ihtiyacım yoktu.

                  Musa — Şimdi İstanbul’da ne arıyorsun?.
                  Bayram — Sorma kardeş, sorma. Oğlum Behram’ı memlekette eşraftan birinin kızı ile nişanladım.
               Anası, babası ölmüş, kimsesiz bir kızdı. Ah bir sene sonra da düğün yapacaktım.

                  Musa — Ee.. ne oldu?.
                  Bayram — Ne olacak mütesellim Rakım Ağa namında devlet adamı bir herif Urfa’ya geldi.
                  Musa — (Dikkatle) Ee.. Rakım Ağa mı?.

                  Bayram — Evet Rakım Ağa. Zavallı kızı (...) Urfa’dan kaçırıp zorla alıp gitti. (Gözlerini siler).
                  Musa — Adam sen de bu kadar kahırlanma. Evlâdın sağ olsun.. kız mı yok.

                  Bayram — Ah deme kardeş, deme.. biricik evlâdım mecnuna döndü.
                  Musa — Vah vah...

                  Bayram — Zavallı koçyiğit evlâdım Âşık Garip gibi diyar diyar geziyor, ben de peşinde.
                  Musa — Vah kapı yoldaş, vah.. bu Rakımı bildim. Beni Edirne’de idam ettirmeğe sevkeden casus
               herif. O zaman saray mutbaklarında çöpçülük ediyordu. Saray erkânına yaranmak için dünyada her
               şeyi irtikâp etti. Kızlar ağasının iltimasile nihayet mütesellim oldu.
                  Bayram — Ya.. bu herif o Rakım mı?.

                  Musa — Evet.. ah o herif (içini çeker).
                  Bayram — Saray haslarını tahsil etmek bahanesile Anadolu’da soymadık vilâyet bırakmadı. Âlemi
               ipten kuşaktan etti. Nihayet oğlumun nişanlısı Nigâr’ı da bütün malı ile beraber aldı, savuştu.
                  Musa — (...) bırak şunu, çocuk nerede?.

                  Bayram — Kapının önünde bekliyor.





                                                                                                           135
   132   133   134   135   136   137   138   139   140   141   142