Page 135 - Türk Dili ve Edebiyatı
P. 135

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI                                          11






                  Musa — (Tambura telinin ucundaki dişi göstererek) al dişini, cinin elinden kurtardım.
                  Bayram — Hay Allah müstehakını versin.. of.. bu nasıl diş çıkarmak.. bu ne belâ ?. (Kütüğe oturur,
               çenesini oğuşturur).
                  Musa — (Mangaldan aldığı bir tutam külü göstererek) aç ağzını kül bastırayım.

                  Bayram — (Ağzını açar, Musa’nın bileğinden tutar) ay.. aman.. aman...
                  Musa — Haydi geçti. Bir şey kalmadı.

                  Bayram — (Dikkatle bir müddet Musa’nın yüzüne bakar, hayretle) Musa Efendi (haykırır) Musa Efen-
               di sen misin ha?...
                  Musa — (Bayram’ın yüzüne dikkatle bakar) vay Bayram Ağa.
                  Bayram — (Hayreti artarak) rüya mı görüyorum. Sen sağ mısın?...

                  Musa — Evet ben Musa... Sadrazam Mustafa Paşa’nın vekilharç kâtibi Musa Efendi.

                  Bayram — Şimdi çıldırırım ay.. Edirne’de seni astılardı yahu...
                  Musa — Evet beni darağacına astılardı.
                  (...)
                  Bayram — İpi boynuna geçirdiler.. gözlerimle gördüm.. aman Yarabbim.

                  Musa — Evet... evet... kapı yoldaşı.
                  Bayram — Evet senin ipini çekerlerken dayanamadım, kaçtım. Hâlâ gözümün önüne geldikçe
               tüylerim ürperiyor. Allah.. Allah bu ne esrar!
                  Musa — Öldürmiyen Allah öldürmiyor, hemşehri.. ipi boynuma takarken bayılmışım.. beni dara-
               ğacına çekmişler.

                  Bayram — Ee, sonra ?...
                  Musa — Hikmeti Huda darağacı devrilmiş, yere yuvarlanmışım ve ipi boynumdan çıkarmışlar.
                  Bayram — Sübhanallah..

                  Musa — Ayıldığım zaman o kadar kalabalık içinde darağacını yerde, kendimi hayatta görünce
               sevincimden çıldırmışım.
                  Bayram — Ee, sonra?.

                  Musa — Sonrası Allah cellâtbaşıdan razı olsun. Halime
               merhamet etmiş.

                  Bayram — (Gülerek) cellâtbaşıdan merhamet ha...
                  Musa — Evet..

                  Bayram — Garip şey..
                  Musa — Cellâtbaşı ben bu adamı bir kere astım. Hünkâ-
               rın emri yerini buldu. Darağacı yıkıldı, bu adam da çıldırdı.
               Bir adam iki kere asılmaz, arzedin, demiş.
                  Bayram — Cellâtbaşıdan Allah razı olsun.



                                                                                                           133
   130   131   132   133   134   135   136   137   138   139   140