Page 52 - Fen Lisesi Biyoloji 11 | 1.Ünite
P. 52

Fen Lisesi Biyoloji 11. Sınıf






                                               Koku  reseptör  hücrelerinde  uyarılma,  koku  maddesinin  hücre  zarı
                                               yüzeyine temas etmesiyle başlar. Koku maddesi önce mukus içinde
                                               difüzyona uğrar. Sonrasında ise zarda bulunan reseptör, proteinlere
                                               bağlanır. Maddenin kokusunun alınabilmesi için maddenin gaz hâlin-
                                               de ve mukusta çözünmüş olması gerekir. Madde mukusta çözününce
                                               reseptörde impulsu başlatır. Reseptör hücrelerde oluşan impuls, kendi
                                               aksonlarıyla beynin koku soğancığına giderek sinir hücreleriyle sinaps
                                               yapar. Koku soğancığındaki sinirler, talamusa uğramadan doğrudan
                                               beyin kabuğundaki ilgili merkeze impulsları taşır ve koku algılanır. Aynı
                                               koku ile uzun süreli uyarılmak, koku duyusunu yorar. Bir süre sonra
                                               koku hissedilmez. Bu durum insanın kötü kokulara dayanabilmesini
                                               sağlayan önemli bir adaptasyondur. Doğuştan bazı nedenlerle koku-
                                               ları algılayamama durumuna koku körlüğü denir. Koku körlüğü, kişiyi
                                               tat duyusundan mahrum bırakırken zehirli gazların fark edilmesini en-
                                               gellediği için kişinin yaşamını da tehlikeye sokabilir.
               Bilgi  Notu
                Sinüs: Kafa kemiklerinin içine yerle-  Hormonal değişiklikler, diş ve diş eti hastalıkları, sinüs boşluğundaki
                şen ve kanalları burun içine açılan, içi   polipler (epitel hücrelerindeki şişkinlikler) veya aşırı mukus salgısı, tat
                hava dolu kemik boşluklardır. Havanın   ve koku duyusunun azalmasına neden olur. Böcek ilacı gibi kimya-
                nemlenmesini, ses tınısını ayarlar. Ka-
                fanın  ağırlığını  azaltarak  başın  dik  tu-  sallara ve sigara dumanına uzun süreli maruz kalma, koku ve tat du-
                tulmasını kolaylaştırır.       yularını bozar. Hayvan tüyleri, polenler, ev tozları, ısı değişiklikleri ve
                                               reseptörlerdeki aşırı hassasiyet alerjik rinite (saman nezlesi) neden
                                               olan en önemli etkenlerdir. Alerjik rinit, genellikle kroniktir ve tamamen
                                               iyileşmez. Hapşırma refleksi, burun içindeki hava yollarının açık tutul-
                                               masını sağlar.

                                               Sinüzit  (sinüs  iltihabı);  sinüs  boşluklarını  kaplayan  mukozanın  virüs,
                                               bakteri ve mantar gibi etkenlerle iltihaplanmasıdır. Aşırı derecede baş
                                               ağrısıyla kendisini gösterir. Zamanında teşhis edildiğinde ilaç tedavisi
                                               yeterli olurken tedaviye geç kalınmışsa cerrahi işlem gerekebilmektedir.

                                              UYARI !   İki burun deliğine koku maddelerinin geliş zamanları arasındaki fark,

                                                        kokunun hangi yönden geldiğini algılamada önemli bir etkendir.

                                               1.1.4.4 Dil

                                               İnsanlarda konuşma ve beslenme için vazgeçilmez bir organ olan dil,
                                               üzerini örten epitel dokudaki papilla (tat tomurcukları) adı verilen ke-
                                               moreseptörler sayesinde tat alma organı olarak da görev yapar (Gör-
                                               sel 1.40-1.41). Tat tomurcukları, dildeki epitel dokuya gömülmüştür.
                                               Farklı tatlara duyarlı tat hücreleri, dilin farklı bölgelerine yerleşmişlerdir.
                                               Her tat tomurcuğunda yapısal açıdan farklı dört tip tat reseptör hüc-
                                               resi vardır: Tuzlu tat, yemek tuzu tarafından; ekşi tat, hidrojen iyonu
                                               tarafından; tatlı tat, proteinler yoluyla; acı tat ise kapsaisin gibi çeşitli
                                               maddeler yoluyla tanınır. Yaygın olarak bilinen bu tatlardan başka, son
               Bilgi  Notu                     yıllarda beşinci tat olarak ortaya çıkan umami (Japoncada “lezzetli”
                Glutamat: Bir çeşit amino asittir. Ge-  anlamına gelir.) tadı, glutamat maddesinin algılanmasıyla tanınır.
                nellikle  tatlandırıcı  olarak  monosod-
                yum glutamat kullanılır. Eski peynirde   Reseptör hücrelerin tüyleri tomurcuğun tat deliğindedir. Duyu sinirleri
                doğal olarak bulunur.          reseptör  hücreleri  sarar  ve  onlarla  sinaps  yapar.  Tat  reseptörleri  de
                                               koku reseptörleri gibi sıvıda çözünen maddelerle uyarılan kemoresep-
                                               törlerdir. Tat ve koku alma reseptörlerinin beyne gidiş yolları farklıdır.
                                               Ancak tat ve koku duyusu birbiriyle etkileşimli duyulardır. Koku alma
                                               sistemi sinüzit, grip, nezle gibi nedenlerle engellenirse tat alma duyusu
                                               azalır. Aşırı sıcak ve soğuk yiyecekleri art arda tüketmek, tat duyusu-
                                               nun zarar görmesine sebep olur.





                 66
   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57