Page 11 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | Kazanım Kavrama Etkinlikleri
P. 11

2        TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10                          Ortaöğretim Genel Müdürlüğü




            rinin kafeslerinden süzülerek giren güneş ışığı evin iç tarafına doğru yayıldıkça sönüyor gibi görü-
            nüyordu. Yine bu esnada öteki sokaktan çıkan kör bir dilenci, elindeki değneği aralıklı bir usulde
            kaldırımlara vurarak, “Devr-i lâ’linde baş eğmem bâde-i gül fâma ben” gazelini okuyarak geçiyordu.
            Evin kapısında bir köpek uyuyor, komşunun damında bir iki kedi dolaşıyordu. İnsan bu sokaklarda
            yürüdükçe; sükûnetine, yapılış ve düzenlenişine bakarak kendini eski çağlara doğru seyahat ediyor
            sanırdı.
                Evin kapısını açan bir Arap halayık, “Safa geldiniz Hacı Ömer Efendi, buyurun” dedikten ve
            gidip haber verdikten sonra, onları hanımın odasına götürdü.
                (…)
                Akşam olunca Arap cariye -ki ismi Taravet idi- kendisinin yattığı, mutfağın üstündeki odaya
            gayet ince bir şilte, katı bir yastık, kirli bir yorgan koydu. Sabahtan beri yürümekten gücü kesilen
            esir kızcağız, yatağın içine girdi. Evin yukarı kattaki penceresinden bahçedeki nar ağacının dalla-
            rına vuran bir şamdanın hafif ışığına gözlerini dikerek yaratılışın sırlarının anlaşılmaz bir hissine
            uyarak, “Gece” dedi. Yorganı başına çekti, sessiz, derin bir uykuya masumca daldı.
                Sabahleyin erkenden gözlerini açtığında, odasının karşısındaki nar ağacında bir kuş ötüyordu.
            Bir kuşun ötüşüyle bir çocuğun ruhu arasında bir bağ vardır. Yatağından kalktı, başını pencereye
            dayayarak kuşu seyretmeye başladı. Bu kuş doğmakta olan güneşin aydınlığına karşı kanatlarını
            sallayarak uçtukça, kuşun göğsünde şafaktan topladığı al, mavi birtakım renkler dalgalanıyor, ağaca
            konduğu zaman yeni açılmış bir çiçeğe benziyordu. Bu seyre o kadar dalmıştı ki içinde bulundu-
            ğu tutkulu hayranlıktan onu Taravet’in “Gel yatağını kaldır!” diye bağırarak azarlaması uyandırdı.
            Taravet, kızın eline bir süpürge vererek süpüreceği odaları, yapacağı hizmetleri, yukarıya, mutfağa
            taşıyacağı suları gösterdi. İsmini Dilber koymuşlardı; zira hanım küçük kızı bu isimle çağırmaya
            başlamıştı. Biçare Dilber sabahları erken kalkar, incecik şiltesini bin bela ile kaldırır, odaları süpü-
            rür, kovaların içine birer parça su koyarak yukarı çıkarırdı.
                (…)
                                                      (Samipaşazade Sezai, Sergüzeşt, Say Yayınları, Ankara, 2007.)


          1.
                    Köprünün üzerinden geçerken iki tarafa yanaşıp kalkan vapurlardan gözünü ayıramıyordu.
               Birkaç adım daha ileri gidip de vapur düdüğünün sesini işitir işitmez bulunduğu yerde vücudu-
               na bir titreme geldi. Zira memleketinden ayrılıp gelirken Batum’da duran vapurun düdüğünün
               yankısı hâlâ kulağında çınlıyordu.

              Yukarıdaki cümleler okuduğunuz metinden alınmıştır. Bu cümlelerdeki altı çizili kelime ve kelime
              gruplarının anlamını bağlamından tahmin ediniz. Tahminlerinizin doğruluğunu TDK’nin Türkçe
              Sözlük’ünden kontrol ediniz.










          2. Okuduğunuz metinde küçük kızın çevresinde gördükleri ile ruh hâli ile arasında nasıl bir ilgi kuru-
              labilir? Gerekçesiyle birlikte açıklayınız.











          10
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16