Page 13 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | Kazanım Kavrama Etkinlikleri
P. 13
2 2 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
7. Realizm; XIX. yüzyılın başından itibaren etkileri görülmeye başlanan, o günden bugüne
hâlâ varlığını sürdüren ve gerçeğin nesnel gözlemini esas alan bir sanat anlayışıdır. Gerçekçilik
ve gözlem endişesi, realist eserlerde çevre unsurunun önem kazanmasına ve tasvirlerle yüklü bir
anlatımın yoğun olarak kullanılmasına zemin hazırlamıştır. Bu anlayışla yazılan eserlerde, olay
örgüsünü oluşturan olaylar zinciri günlük yaşamın içinden ve gerektiği kadar alınarak kullanılır.
Ayrıca toplumun her katmanında yaşanan hayatı ve bu hayatı yaşayan insanların duygu ve düşün-
celerini olduğu gibi, kendi doğal akışı içinde ifade etmeye önem verilir.
Sergüzeşt’te -romantizmin etkisinden tam anlamıyla kurtulamamış olmasına karşın- Türk
romancılığının romantizmden realizme geçmesinin izleri bulunmaktadır. Yazarın, içinde yetiştiği
çevreden edindiği izlenimleri, bizzat yaşadığı olayları o yıllarda batıda yaygınlaşmaya başlayan
realist ölçüler içinde değerlendirmesi bu romana edebiyatımızda ayrı bir yer kazandırmıştır.
Yukarıdaki bilgileri de göz önünde bulundurarak, okuduğunuz metinde realizmin hangi özellikle-
rini görebildiğinizi açıklayınız.
8.
Realist eserlerde işlenen bir kahraman genellikle, ait olduğu sınıfın ortak özelliklerini temsil
eden “tip” olarak ortaya çıkar. Yazarın amacı, mümkün olduğu kadar toplumu ve anlattığı devri
yansıtabilecek kişileri ele almaktır.
Buna göre, okuduğunuz metinde tip olarak karşınıza çıkan kişileri ve onların dikkat çekici özellik-
lerini belirtiniz.
9.
Tanzimat edebiyatının ilk döneminde romanda, kölelik ve yanlış batılılaşma olmak üzere
belli başlı iki tema işlenmiştir. Kölelik meselesini, Kafkasya’dan kaçırılarak İstanbul’a getirilmiş
bir esir kız olan Dilber’in kişiliğinde okuyucuya sunan Sergüzeşt, Türk edebiyatında kölelik hak-
kında yazılmış eserler arasında farklı bir yerdedir. Çünkü Sami Paşazâde Sezâî’nin köleliğe karşı
eleştirici bakış açısı ve çoğunlukla gerçekçi olan tavrı, diğer romanlardaki yaklaşımlara pek ben-
zemez. Başta Ahmet Mithat (Felâtun Bey ile Râkım Efendi) ve Namık Kemal (İntibah) olmak üze-
re dönemin hemen hemen bütün yazarları, köleliğe bir gözlemci olarak bakarken Sami Paşazâde
Sezâî konunun sosyal yönüne eğilmiştir.
Sami Paşazâde Sezâî’nin, kölelik konusunu işlerken, yaşadığı dönemin ve etrafındaki sanatçıların
ilerisinde, onlardan farklı bir biçimde davranmasının sebepleri sizce neler olabilir?
Karekod
12 Alanı