Page 4 - Tarih 10 - Ünite 4
P. 4

BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI MEDENİYETİ


               4.1. ANADOLU’NUN KANDİLLERİ


                Anadolu’nun İslamlaşmasında Mevlânâ Celâleddîn-î Rumî, Yunus          TARTIŞALIM
                Emre, Hacı Bektâş-ı Velî, Ahî Evran gibi sûfî ve âlimlerin etkileri
                nelerdir?

               Tasavvuf; genel anlamda kalbin kötülüklerden arındırılıp yaratı-
               lanlara karşı güzel davranılması, insanın dünyalık menfaatlerden
               ve nefsinden uzaklaşarak Allah’ın varlığı ile yetinmesidir.


                 Tasavvuf
                 İslam düşünce tarihinin Moğol egemenliği döneminde (1220-
                 1330) İslam’ın bâtıni (içsel) yorumu olan tasavvuf, ön plana
                 çıkmıştır. İslam medeniyetinde din bilgisi ve Allah’a erişme
                 inancı iki kolda yürümüştür. Birinci kol tefsir ve hadis ilmî
                 ile yetinmiş olanlar (medrese ulemâsı), ikincisi ise vahdet-i
                 vücûd (varlığın birliği) görüşüyle aşk-cezbe yolunu seçenlerdir.
                 Mevlânâ Celâleddîn gibi birçok âlim, medreselerde otorite
                 düzeyine eriştikten sonra aşk ve cezbe yolunu seçmiştir (İnal-     YORUMLAYALIM
                 cık, 2017, s.229’dan düzenlenmiştir).

                Mevlânâ Celâleddîn gibi âlimler neden aşk ve cezbe yolunu
                seçmiş olabilir?


               Türklere İslamiyet’i yakından tanıtan, sevdiren mutasavvıfların
               ileri gelenlerinden biri de Ahmet Yesevî ve müridleri olmuştur.
               Ahmet Yesevî öğretisinin özü, ahlaki hürriyettir. Ahlaki hürriyete,
               “Hakkı bilmek için ilk önce kendini bilmek” ve “Ölmeden önce
               ölmek” anlayışıyla ulaşılır. Ahmet Yesevî, bunu kâmil insan öğre-
               tisiyle sistemleştirir. Bu öğretinin temeli hikmet, sohbet ve ahlak
               esaslarına dayanır. Bu üç esas insanı, nefsin esaretinden ve kendine
               yabancılaşmaktan kurtararak ahlaki olgunluğa kavuşturur. Yesevî’ye
               göre herhangi bir siyasi ve sosyal hizmet; ahlakı prensiplere, insanı
               sevmeye, adalete, doğruluğa ve eşitliğe dayanmalıdır (Görsel 4.1).

                 “Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol sen.
                 Öyle mazlum yolda kalsa, hemdem ol sen.”
                                                             Ahmet Yesevî
                                                                                                  Görsel 4.1
               Ahmet Yesevî birlik üzerinde durmuş ve “Ben, sen diyen kimse-             Ahmet Yesevî (Temsilî)
               lerden geçtim işte.” diyerek ayrılık ve gayrılık gütmeyi yermiştir.
               Eserlerinde de vahdetin yani birliğin önemini vurgulayan Yesevî,
               insanları sürekli toplumsal ahlakın esası olan birliğe çağırmıştır.
               Ahmet Yesevî, eserlerine kaynak olarak Kur’an ve hadisi esas almış
               ve onların özünü dile getirmeye çalışmıştır.
               Mevlânâ Celâleddîn-î Rumî; öğretisinde insanlara iyiliği, alçak
               gönüllüğü, cömertliği, merhametli ve doğru olmayı öğütlemiştir.
               Her türlü sevgisizliğe, kötülüğe, bağnazlığa karşı İslami ve insani
               ilkeleri şiir ve musiki içinde birleştirip dile getiren Mevlânâ, etki-
               sini yüzyıllarca sürdürmüştür.

                                                                                                          99
   1   2   3   4   5   6   7   8   9