Page 7 - Tarih 10 - Ünite 4
P. 7
4. ÜNİTE
4.2. OSMANLI DEVLETİ’NDE ASKERÎ SINIF
TARTIŞALIM “Bilgilinin sözü toprak için su gibidir,
su verilince yerden nimet çıkar.
Bilgisiz insanın gönlü kumsal gibidir,
nehir aksa dolmaz, orada ot ve yem bitmez.
Bilginin kıymetini ancak bilgili bilir,
akıla hürmet ise bilgiden dolayıdır.”
Yusuf Has Hacip
Kutadgu Bilig’e göre bilgi insana neler kazandırır ve insanın
itibarına etkileri nelerdir?
Osmanlı Devleti’nde toplum, sosyal hayatın sağlıklı bir biçimde
sürdürülebilmesi için iki büyük sınıfa ayrılmıştır. Bunlardan birincisi
saltanat beratı ile padişahın dinî ya da idari yetki tanıdığı kişilerden
oluşan yönetenler yani askerî sınıftır. Diğeri ise, idareye katılmayan
muhtelif din ve soylara mensup zümrelerden oluşan yönetilenler
yani reayadır. Reayanın görevi, üretim yapmak ve vergi vermek
suretiyle askerî sınıfı desteklemektir. Padişah başta olmak üzere
askerî sınıfın görevi ise Osmanlı hukukunu uygulayarak ülkede
adaletin hüküm sürmesini ve halkın refahını sağlamaktır. Osmanlı
toplumunda yönetenler sınıfı kendi arasında seyfiye, kalemiye ve
ilmiye olmak üzere üç sınıfa ayrılırdı.
OSMANLI DEVLETİ’NDE YÖNETENLER SINIFI (ASKERî SINIF)
KILIÇ EHLİ (SEYFİYE) KALEM EHLİ (KALEMİYE) İLİM EHLİ (İLMİYE)
Seyfiye sınıfını Enderun veya Devletin yazışma, mali ve dış Medreselerden yetişen
diğer eğitim kurumlarında yeti- işlerinden sorumlu nişancı, def- ve ulema da denilen
şen ve ümera da denilen kişiler terdar, reisülküttap gibi görev- kişilerden oluşmuştur.
oluşturmuştur. Bu sınıf kapıkulu lilerden oluşmaktadır. Başlan- Kadı, müderris, kazas-
askerleri ve tımarlı sipahiler ile gıçta medrese eğitimi görmüş ker ve şeyhülislam
subaşı, sancakbeyi, beylerbeyi, kimseler, bu meslekte çoğunluğu gibi devlet görevlileri
vezir ve sadrazam gibi görevli- teşkil ederken sonraları intisap bu sınıf içerisinde yer
leri kapsamaktadır. usulüyle yetişip yükselmiştir. almıştır.
Osmanlı devlet sisteminin temeli, seyfiye, kalemiye ve ilmiye
sınıflarının birlikteliğine dayanır. Bu birlikteliğe dayanan yapı
içinde görev ve yetkileri kanunnameler ile ortaya konan umera,
ulema ve kalem erbabı merkez ve taşra teşkilatının işlemesinde
katkı sağlamıştır. Örneğin Osmanlı Devleti’nde taşra teşkilatının
çekirdeğini, merkezden atanan bir kadı ile güvenlik ve adaletten
sorumlu bir subaşı oluşturmuştur. Taşra idarecilerinin çoğu merkez
tarafından atanmıştır. Sadaret kethüdası tarafından tayin listesi
yapılmış ve sadrazam tarafından atamalar gerçekleştirilmiştir.
102