Page 10 - Tarih 10 - Ünite 4
P. 10
BEYLİKTEN DEVLETE OSMANLI MEDENİYETİ
sorumludur. Müftüler, belirli davalarda kadıların veya özel kişilerin
sorularına dair İslami kaynaklara dayanarak fetvalar hazırlamıştır.
Kanuni Dönemi’nde müftüler de kadılar gibi teşkilatlandırılmış ve
şeyhülislamlık makamı ortaya çıkmıştır. İstanbul müftüsü, Osmanlı
Devleti’nin başmüftüsü yani şeyhülislamı olmuştur. Şeyhülislam
(Görsel 4.8), dinî hükümleri yorumlamada en yetkili kişidir. Müte-
vazı bir makam olarak ortaya çıkan şeyhülislamlık kurumu, XVI.
yüzyılda Zenbilli Ali Efendi, İbn-i Kemal ve Ebu’s-Suud Efendi dö-
nemlerinde daha fazla önem kazanmış ve ilmiye teşkilatının en
yüksek makamı hâline gelmiştir. Ebu’s-Suud Efendiʼden itibaren
Rumeli kazaskerliği yapanlar şeyhülislamlık makamına atanmıştır.
Şeyhülislamlar, dinî konular dışında zamanla örf, âdet ve gele-
neklerle ilgili hususlarda da fikir beyan etmeye başlamış hatta
kiliselerdeki seçim ihtilaflarını halletme konusunda bile fetvalar
vermişlerdir. Bununla birlikte mühim devlet işlerinde de şeyhü-
lislamın fikir ve düşüncelerinden istifade edilmiş; savaş ilanında,
barış yapılmasında, ıslahatların uygulanmasında bile şeyhülis-
lamdan fetva alınmıştır.
Osmanlı sultanları, merkezî otoriteyi güçlendirmek için idari iş-
lerde sarayda eğitim görmüş kişilere görev vermiş ve ulemayı da
kendi hizmetine alarak devlet teşkilatlanmasını sağlam temel-
lere oturtmuştur. Hem şeriatı hem de doğrudan doğruya sultan Görsel 4.8
tarafından çıkarılan kanunları ve nizamları uygulayan kadıya, bir Şeyhülislam (Temsilî)
yöneticinin emir verme yetkisi yoktur. Diğer taraftan, şeriatla ilgili
konular üzerinde fetva veren şeyhülislamın, devlet işlerine müda-
hale etme hakkı olmayıp sadece devlet işlerinin dine uygunluğu
konusunda görüşü alınmıştır.
Şeyhülislam ve müftülerin devlet idaresindeki rolü nedir? CEVAPLAYALIM
Osmanlı Devleti’nde idare ile ulema arasındaki ilişkiler, her dö-
nemde önemini korumuş ve bu durum özellikle müderris atama-
larına yansımıştır. İlmiye teşkilatı hiyerarşik
bir yapıya sahip olsa da son karar mercii pa-
dişahtır. Padişahlar, ilmiye sınıfına ayrıca özen
göstermiştir. Örneğin Fatih Sultan Mehmet,
Rumeli’den İstanbul’a dönerken rastladığı Ka-
zasker Manisazâde’ye Arapça bir beyit sormuş,
Manisazâde’nin düşünmek için süre isteme-
si üzerine âlimi kazaskerlikten azletmiş ve
Sahn-ı Seman Medreselerinden birine eğitim
için göndermiştir.
Medreseler ve Tekkeler
Osmanlı Devleti’nde medreseler, İslami ilim-
leri üst düzeyde öğreterek insanların yararına Görsel 4.9
sunmayı amaçlamıştır. Medreselerde tefsir, hadis, kelam ve fıkıh İstanbul üzerinde kadranla yıldızları
gibi temel İslami ilimlerin yanında matematik, astronomi (Gör- inceleyen astronom (Minyatür)
sel 4.9), fizik, mantık ve felsefe gibi akli ilimler de okutulmuştur.
105