Page 30 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 3.Ünite
P. 30

3.  ÜNİTE





                                    METİNDE GEÇEN BAZI KELİME VE KELİME GRUPLARI


                   elvan  : Rengarenk, alacalı.                  yeğin : Zorlu, katı; baskın, üstün.
                   vâsıl  : Erişen, ulaşan, kavuşan.




                                           METİN VE TÜRLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR

                     Okuduğunuz metin âşık edebiyatı şairlerinden Karacaoğlan’a ait bir koşmadır. Söz konusu metin-
                  de sevgiliye bir sesleniş vardır. Âşık, bir ayrılık durumu yaşandığında sevdiğine ne yapması gerek-
                  tiğini söylemektedir. Kendisi gittiğinde âşığından hüzünlü hüzünlü ağlamasını, kendisini aklından
                  çıkarmamasını, karalar bağlamasını, başına renkli çiçekler takmamasını istemektedir.
                     Âşık edebiyatı, halk edebiyatının bir kolu olup Türklerin İslam medeniyetinin etkisine girmesin-
                  den sonra âşık adı verilen saz şairlerince oluşturulmuştur. İslamiyet’in Kabulünden Önceki Sözlü
                  Edebiyat Dönemi’nin bir devamı niteliğindedir. Durum böyle olmakla birlikte âşık edebiyatının tam
                  anlamıyla XVI. yüzyılda şekillendiği söylenebilir. Âşıklar, halk edebiyatına ait nazım biçimlerini ve
                  bu edebiyatla özdeşleşmiş hece ölçüsünü kullanmışlardır. Dil sade, halkın kullandığı günlük konuş-
                  ma dilidir. Âşık, şiirlerini saz eşliğinde ve doğaçlama bir şekilde söyler. Bunun yanı sıra özellikle XVI.
                  yüzyıldan sonra divan edebiyatı nazım biçimlerini ve aruz ölçüsünü kullanan âşıklar da vardır. Diğer
                  yüzyıllarda da âşık edebiyatı varlığını zenginleşerek günümüze kadar devam ettirmiş, günümüzde
                  ise bu terim yerine daha genel bir ifadeyle halk edebiyatı terimi kullanılmaya başlanmıştır.
                     Âşıklık geleneğinde usta-çırak ilişkisi önemlidir. Usta âşık, saza ve söze yeteneği olan birini çırak
                  edinir ve ona adım adım âşıklığı öğretir. Mahlas edinme âşıklıktaki ikinci adımdır. Âşıklık yolunda
                  ilerleyen kişinin kendini yansıtan bir mahlas seçmesi geleneğin belirlediği bir durumdur. Kişinin
                  “âşık” olabilmesi için saz çalması da gereklidir. Geleneğe göre kişinin âşık olduğunun en önemli
                  göstergesi bade içme veya rüya görmedir. Bu durumla âşıklıkta çok sık karşılaşılır. Âşıkların bazıları,
                  rüyalarında Hızır aleyhisselamı görüp uyanınca saz çalıp şiir söylemeye başlamışlardır. Bazıları da
                  yine rüyalarında pir elinden bade içerler, pirin gösterdiği sevgilinin yüzüne âşık olurlar ve böylece
                  âşıklık makamına ulaşırlar.
                     Koşmalar metinde de görüldüğü üzere 11’li hece ölçüsü ile dörtlükler hâlinde söylenmektedir.
                  Dörtlük sayısı 3-5 arasında değişmektedir. Kafiye düzeni abab - cccb - dddb … şeklindedir. Bazen ilk
                  dörtlüğün kafiye düzeni değişir ve aaab/abcb şeklinde de olabilir. Şiirde halk edebiyatının bir özelliği
                  olarak sade, halkın her kesiminden insanın anlayabileceği yalınlıkta bir dil kullanılmıştır. Koşmalar-
                  da genellikle lirik konular işlenmektedir. Tüm bu özelliklere bakıldığında koşma nazım biçiminin,
                  İslamiyet’in Kabulünden Önceki Dönem’de yer alan koşuklara benzediği söylenebilir. Koşmalar lirik
                  söyleyişi yönüyle divan şiirindeki gazellere benzetilebilir. Koşma nazım biçimi işlediği konular yö-
                  nüyle çeşitli türlere ayrılmaktadır. Sevgili, güzellik, doğa gibi bireysel temaları işleyen koşmalara gü-
                  zelleme; yiğitlik, kahramanlık konularını işleyenlere koçaklama; ölen bir kişinin ardından duyulan
                  üzüntüyü, acıyı dile getirenlere ağıt; insanların ya da toplumların aksayan yönlerini konu edinenlere
                  ise taşlama adı verilir. Güzelleme türünün halk edebiyatındaki temsilcisi Karacaoğlan, koçaklama
                  türününki Köroğlu, taşlamanınki Seyrâni’dir. Ağıtlar ise âşık edebiyatı nazım türlerinden olmakla
                  birlikte daha çok anonim halk edebiyatı ürünleri olarak bilinir.
                     Koşmadan başka semai, varsağı ve destan âşık edebiyatının belli başlı nazım biçimleridir. 8’li hece
                  ölçüsü ve dörtlükler hâlinde söylenen veya aruzla yazılan; daha çok sevgi, doğa, güzellik konularını
                  işleyen ve özel bir ezgisi olan âşık edebiyatı nazım biçimi semaidir. 8’li hece ölçüsüyle, dörtlükler
                  hâlinde (3-5 dörtlük) ve kendine özgü bir ezgiyle söylenen varsağılarda “bre, hey, behey” gibi mertçe
                  söyleyişler dikkat çeker. Destanlar ise  genellikle 11’li hece ölçüsüyle, dörtlükler hâlinde (Dörtlük-
                  lerde sayı sınırlaması yoktur.) oluşturulur ve destanlarda savaş, yangın, sel, deprem gibi toplumu
                  etkileyen olayların yanında ünlü kişilerin maceraları da ele alınır.





           108
   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35