Page 33 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 3.Ünite
P. 33
ŞİİR
METİN VE TÜRLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Okuduğunuz metin, divan şiiri nazım biçimlerinden olan bir gazelin örneğidir. Divan edebiyatı,
XIII. yüzyılda Hoca Dehhani ile başlayıp XIX. yüzyıla kadar varlığını devam ettirmiştir. Saray ede-
biyatı, klasik edebiyat, yüksek zümre edebiyatı gibi değişik adlarla anılan bu edebiyat için en yay-
gın kullanılan isim divan edebiyatıdır. Bu adlandırmada şairlerin, eserlerini “divan” adı verilen bir
kitapta toplamaları etkili olmuştur. Arap ve Fars edebiyatlarının etkisiyle oluşan bu şiir geleneğinin
kendine özgü birtakım kuralları vardır. Geleneğin belirlediği bu kurallar içerisinde Arapça-Farsça
kelime ve tamlamaların sıkça kullanılması; ağır, sanatlı, süslü söyleyişlere yer verilmesi; mazmun adı
verilen kalıplaşmış sözlerin bulunması; soyut konuların daha çok işlenmesi; bütün güzelliği yerine
parça güzelliğinin esas alınması vb. sayılabilir. Okuduğunuz şiirde de yer alan beyitler, aruz ölçüsü,
mazmunlar, sanatlı söyleyişler, Arapça-Farsça tamlamalar metnin divan edebiyatına ait olduğunun
göstergeleridir. Bütün divan şairleri, geleneğin belirlediği bu kurallara uymuşlar, ortak söz varlığının
dışına çıkmamışlardır. Hoca Dehhani ile başlayan bu geleneğin en tanınmış sanatçıları arasında XIV.
yüzyılda Ahmedî, Süleyman Çelebi; XV. yüzyılda Şeyhi, Ahmet Paşa, Necati; XVI. yüzyılda Fuzuli,
Baki, Hayali Bey, Taşlıcalı Yahya; XVII. yüzyılda Nef’i, Nabi; XVIII. yüzyılda Nedim, Şeyh Gâlip; XIX.
yüzyılda Enderunlu Vâsıf vb. sayılabilir. Hatta Şeyh Galip, divan şiirinin son büyük temsilcisi olması
yönüyle Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir.
Okuduğunuz şiirde Fuzuli’nin en çok işlediği tema olan ayrılıktan dolayı duyulan aşk acısı anla-
tılmaktadır. Divan edebiyatının vazgeçilmez temalarından biri olan aşk, basit bir duygudan hastalık
derecesine varan alışkanlık ve tutkulara kadar çeşitli boyutlarda işlenmiştir. Şair, bunu divan şiiri
geleneğindeki âşık-maşuk (sevgili) motifinden yararlanarak anlatmıştır. Divan şiirinde âşık; aşk has-
talığına yakalanmış, dermanı olmayan derde düşmüş, sevgiliden yüz bulamamış, onun kapısında
rezil rüsva olmuş biri olarak canlandırılır. Ancak divan şiiri zihniyetine göre bu durum, âşık için
utanılacak bir şey değil aksine onu yücelten bir durumdur.
Gazel, Türk edebiyatına Arap edebiyatından geçmiştir. Divan şairlerinin en çok kullandığı nazım
biçimi olan gazel, metinde de görüldüğü üzere beyitlerle kurulup kafiye düzeni aa-xa-xa-xa… şek-
lindedir. Gazellerde beyit sayısı 5-15 arasında değişmektedir. Gazelin ilk beytine matla, son beytine
makta, matladan hemen sonraki beyte hüsn-i matla, maktadan bir önceki beyte ise hüsn-i makta adı
verilmektedir. Hüsn-i matla ve hüsn-i makta beyitlerinin, matla ve makta beyitlerinden güzel olması
şartı aranmaktadır. Şairin mahlasının bulunduğu beyte mahlas beyit ya da mahlas-hâne adı veril-
mekte ve mahlas genellikle gazelin son beytinde yer almaktadır. Gazelin en güzel beyti beytül-gazel
ya da şâh-beyit olarak adlandırılmakta ve gazelin herhangi bir yerinde bulunmaktadır. Beyitler ara-
sında anlam birliği bulunan gazeller yek-âhenk gazel diye adlandırılırken anlam birliğinden başka
bütün beyitleri aynı güçte, değerde ve güzellikte olan gazeller için yek-âvâz ifadesi kullanılmaktadır.
METNİ ANLAMA VE ÇÖZÜMLEME
1. Metinde geçen âşık ve maşuk (sevgili) nasıl tasvir edilmiştir? Metinden hareketle aşağıdaki şema-
lara yazınız.
Âşık
Maşuk
2. Metinden alınan “Değüldüm men sana mâ’il sen etdün aklumı zâ’il/Mana ta’n eyleyen gâfil seni
görgeç utanmaz mı” dizelerinde “sen ve gâfil” kelimeleriyle ifade edilen kimlerdir?
111