Page 37 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 3.Ünite
P. 37
ŞİİR
görevlerine kadar yükselen şairin en büyük isteği şeyhülislam olmaktır. Ancak bu isteğine kavu-
şamadan öldü. Daha hayattayken sultanü’ş-şuara (şairler sultanı) unvanını aldı. Âlim bir şair olan
sanatçı, aynı zamanda divan şiirinin bütün inceliklerini ve nazım tekniğini iyi bilir. Şair, dili kullan-
makta da oldukça ustadır. Baki’nin şairlik gücü din dışı kaside ve gazellerinde görülür. Şiirlerindeki
belirgin özellik; edebî sanatlar, kelime oyunları, mazmun ve hayallerdeki yoğunluğa rağmen bozul-
mayan sağlam dil yapısıdır. Gazellerinde dünyadan zevk almaya yönelik hayat felsefesiyle dikkat
çeken Baki, bu yönüyle Fuzuli’den ayrılır. Çünkü Fuzuli’deki aşk acısı ve ıstırap, Baki’de yerini
zevk ve eğlenceye bırakır. Din ve tasavvuftan oldukça uzak duran sanatçının şiirlerinde İstanbul’la
ilgili tasvirler; İstanbul’un mevsimleri, mehtaplı geceleri, güzelleri ve doğa sıkça yer alır. Sanatçının
mensur türde yazılmış bazı eserleri olmakla birlikte en tanınmış eseri “Divan”ıdır.
DİL BİLGİSİ
1. Okuduğunuz metinde düzeltme işareti hangi amaçla kullanılmıştır? Dizelerden örneklerle açık-
layınız.
2. Aşağıda verilen atasözünde yer alan yay ayracın cümledeki kullanılma amacını söyleyiniz.
İnsan sözünden (ikrarından), hayvan yularından tutulur.
SIRA SİZDE
Aşağıda verilen metin parçalarını şekil, dil ve anlatım özellikleri yönünden karşılaştırarak ben-
zerlikleri ve farklılıkları söyleyiniz.
I. Metin
Benden selâm olsun Bolu Beyi’ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Dağlar sada verip seslenmelidir
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icad oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır
Köroğlu düşer mi yine şânından
Ayırır çoğunu er meydanından
Kır at köpüğünden düşman kanından
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır
Köroğlu
II. Metin
Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz Bir hadeng-i can-güdâz-ı âhtır ser-mâyesi
Biz neşâtın da gamın da rüzgârın görmüşüz Biz bu meydânın nice çâpük-süvârın görmüşüz
Çok da mağrur olma kim meyhâne-i ikbâlde Bir gün eyler dest-beste pây-gâh-ı cây-gâh
Biz hezârân mest-i mağrurun humârın görmüşüz Bî-adet mağrur-ı sadr-ı i’tibârın görmüşüz
(...)
(...) Nâbi
115