Page 40 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 3.Ünite
P. 40
3. ÜNİTE
ferş-i dergeh : Dergâhın eşiği. miyân-ı cû : Akarsuyun ortası.
fikr-i pür-mazmûn : Nükteli, sanatlı, ince mübâriz : Dövüşe, güreşe kalkı-
sözlerle dolu düşünce. şan.
fürûg : Işık, nur, parlaklık. müferrih : Ferahlık veren, iç açan,
gam-fersâ : Üzüntüyü dağıtan. iç açıcı.
gerdûn : Dönen, dönücü; felek. mülk-i pür-adl : Adalet dolu ülke.
gırrâ : Gururlu, kibirli, kendi- müşg-âsâ : Misk kokulu.
ni beğenmiş kimse. müşg-bîd-i ser-nigûn : Dalları aşağı doğru
gubâr-ı berg-i Tûbâ : Tûbâ ağacının yaprağı- sarkan salkım söğüt.
nın tozu. nakş-ı kâr-gâh : Türlü türlü süslemeler.
gülşen-i Me’vâ : Meva cennetinin gül nesîm-i subh : Sabah rüzgârı.
bahçesi. nûr-ı mevvâc-ı me’ânî : Anlam dalgalarının
habbezâ : “Ne sevimli, ne güzel” nuru.
manasında takdir edatı. pâsbân-ı genc : Hazine bekçisi.
hârâ : Bir çeşit kumaş. pertev-i ilhâm : İlham ışığı.
hengâm : Zaman, çağ, sıra, vakit. peyker : Yüz, surat; şekil.
hıfz : Koruma, saklama. rahş-ı çâbük-pâ : Çabuk giden at.
hod : Kendi. ra’nâ : Güzel, latîf, hoş görü-
hurrem : Şen, sevinçli, gönül nen.
açan. Rıdvân : Cennet’in kapıcısı olan
ifrâz : Bir bütünden bir parça büyük melek.
ayırma, ayrılma. ruh-efzâ : Cana can katan.
İskender-i Sânî : İkinci İskender. sahbâ : Şarap.
istignâ : Aza kanaat etme, tok- sâgar-ı mînâ : Şarap kadehi.
gözlülük.
satr-ı hat-ı şâir : Şairin yazısının satırı.
kârbân : Kervan.
sebük-rev : Çabuk giden.
kasr : Köşk, saray.
sebz : Yeşil, yeşil renkli.
kat’ : Kesme, kesilme.
sun’ : Yapış, yapma.
kevkeb-i Şi’râ : Şi’râ yıldızı (Şi’râ: Par-
sühan : Söz.
lak bir yıldız).
şâh-ı din-perver : Dine hizmet eden
kûh-ı pâ-ber-câ : Yerinde duran dağ.
padişah.
lâf-ı bî-ma’nâ : Münasebetsiz söz.
şitâb : Acele, sürat, çabukluk.
lafz-ı âb-dâr : Nükteli, zarif, güzel
tarf-ı çemen-zâr : Bahçenin etrafı.
söz.
tarh : Bahçede çiçek dikmek
lâle-gûn : Lale renkli.
üzere ayrılan yer.
libâs-ı nazm : Şiir elbisesi.
ta’zîm : Büyük sayma, saygı
mâh-ı mülk-ârâ : Ülkeyi süsleyen ay. gösterme.
ma’nî-i rengîn : Renkli anlamlar. tefâvüt : İki şey arasındaki fark.
medh-i müstesnâ : Benzerlerinden üstün tekayyüd : Endişe, uğraşma, çalış-
övgü. ma.
mengûş : Küpe. teşrîf-i kudûm : (bir yeri) Ayak basarak
merâtib : Rütbeler, dereceler. şereflendirme.
mevc-i deryâ : Söz denizinin dalgası. zühre-i zehrâ : Parlak zühre yıldızı.
mihr : Güneş.
118