Page 12 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | 1.Ünite
P. 12
1. Ünite
Natüralizm: Natüralizm, XIX. yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkmış bir edebî akımdır. Ev-
rende olup bitenlerin nedensellik bağlantısı içinde belirlendiği görüşünü esas alan determinizmin
edebiyata yansımasıdır. Realizmin ileri aşaması sayılır. Gerçeği anlatmada realistleri yetersiz bulan
natüralistler, gerçeği yansıtmayı aşırılığa vardırır; doğayı anlatırken deneysel yöntemden yararlanır.
Toplumun laboratuvar, insanın incelenecek bir nesne gibi görüldüğü bu akımda kişilere ve olaylara
bir bilim adamı nesnelliğiyle yaklaşılır. Natüralizme göre aynı nedenler aynı sonuçları doğurur, kişinin
davranışlarını iradesi değil soya çekim ve sosyal çevre belirler. Toplum için sanat anlayışının hâkim
olduğu bu akım çevresinde yazılan eserlerde toplumdan dışlanan kişilere yer verilir. Kahramanlar ait
olduğu çevrenin diliyle konuşturulur, sokak dili edebiyata girer.
Fransız edebiyatından Émile Zola (Emil Zola), Alphonse Daudet (Alfons Dode), Guy de Maupas-
sant (Giy dö Mopasan) natüralizmin dünya edebiyatındaki önde gelen temsilcilerindendir. Türk ede-
biyatında Beşir Fuat, Nabizade Nazım ve Hüseyin Rahmi Gürpınar’da bu akımın etkileri görülür.
Aşağıdaki metin, Guy de Maupassant’ın natüralizmin özelliklerini yansıtan Jules (Jül) Amcam adlı
hikâyesinden alınmıştır.
O galiba kötü yola sapmış, yoksul ailelere göre suçların en büyüğünü işlemiş, yani birkaç para yemişti.
Zenginler için eğlence peşinde koşan adam yalnızca budalalık etmektedir. O, gülümsenerek söylendiği
gibi, hovardanın biridir. Yoksullardaysa ana babayı sermayeden yemek zorunda bırakan bir oğul kötü
kişidir, serseridir, haylazdır!
Bu ayırdediş de, iş aynı olmakla birlikte, yerindedir. Çünkü davranışların önemini ancak sonuçları be-
lirtir.
Parnasizm: Parnasizm, XIX. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkmış bir şiir akımıdır. Bu akım için şiirde
gerçekçilik de denebilir. Adını Yunan mitolojisinde esin perilerinin yaşadığına inanılan Parnas Dağı’n-
dan alan Çağdaş Parnas dergisinde yazan şairler; ölçü, uyak, ses uyumu gibi ögelerle kurulan biçim
mükemmelliğini önemsemiştir. Romantizme tepki olarak doğan bu akımda duygu ve hayalin yerini
gerçekler alır, dış dünyanın betimlenmesi esastır. Sanat için sanat anlayışı hâkimdir. Eski Yunan ve
Latin mitolojisine hayranlık duyan parnasyenler, konularını genellikle tarihten almış veya yabancı ve
uzak ülkeleri konu olarak işlemiştir.
Fransız edebiyatından Gautier (Gutie), Banville (Banvil), Lisle (Lisl), Coppée (Koppi) ve Heredia (He-
rediya) parnasizmin dünya edebiyatındaki önde gelen temsilcilerindendir. Bu akımı Türk edebiyatına
Cenap Şahabettin tanıtmıştır. Tevfik Fikret ve Yahya Kemal’in şiirlerinde de parnasizm etkileri görülür.
Aşağıdaki metin, Tevfik Fikret’in parnasizmin özelliklerini yansıtan Yağmur şiirinden alınmıştır.
Sokaklarda seyl-âbeler ağlaşır,
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;
Bulutlar karardıkça zerrâta bir
Ağır, muhtazır dalgalanmak gelir;
(muhtazır: Can çekişen; seyl-âbe: Sel, sel suyu; zerrât: Zerreler.)
Sembolizm (Simgecilik): Sembolizm, XIX. yüzyılın ikinci yarısında Fransa’da parnasizme tepki ola-
rak ortaya çıkmış bir şiir akımıdır. Sanat için sanat anlayışıyla şiir yazan sembolist şairler, şiirde mü-
zikaliteye ve anlam kapalılığına önem vermiş; dış dünyanın insan üzerindeki etkisini semboller ara-
cılığıyla anlatmıştır. Lirizmin ve hayalin yoğun olduğu sembolist şiirde duygular ön plandadır, doğa
betimlemeleri özneldir.
Fransız edebiyatından Baudelaire (Bodler), Mallarmé (Malarme), Valéry (Valeri) ve Amerikan ede-
biyatından Edgar Allan Poe (Edgır Elın Po) sembolizmin dünya edebiyatındaki önde gelen temsil-
24