Page 57 - Uluslararası İlişkiler
P. 57
ÜNİTE
DIŞ POLİTİKA 4
Dış politika yönetimi ne kadar kusursuz olursa olsun arkasında nitelikli bir hükûmet desteği bu-
lunmuyorsa başarısız olabilir. Dolayısıyla ulusal gücü oluşturan soyut unsurlardan biri de hükûmettir.
Nitelikli bir hükûmetin görevi ulusal gücü doğru kullanmak, dış politika ile ulusal güç arasında denge kur-
mak ve izlenecek dış politika konusunda halk desteğini sağlamaktır. Halkın dış politika için verdiği ya da
esirgediği destek ulusal gücü doğrudan etkiler. Ancak devlet yöneticileri dış politikayı belirlerken sadece
halkın beğenilerini dikkate alacak olurlarsa ülkenin uzun vadeli menfaatlerinden uzaklaşabilirler. Bu ne-
denle yöneticilerin halkın desteğini gerçekçi bir dış politika anlayışı ile birleştirmeleri gerekmektedir. İşte
bu bakış açısıyla politika üreten bir hükûmet, ulusal gücü oluşturan en önemli unsurlardan biri olabilir.
2. Uluslararası Etkenler
a. Uluslararası Siyasal Sistem
Uluslararası siyasal sistemin önemli unsurlardan biri uluslararası sistemdeki güç dağılımıdır.
Uluslararası sistemin yapısını ve uluslararası sistemdeki güç dağılımını hesaba katmaksızın yapılacak
dış politika planlamaları eksik ve hatalı olacaktır. Günümüz dünyasında artan karşılıklı bağımlılık ve
küreselleşme olguları, bu durumu kanıtlar niteliktedir. Diğer bir deyişle, devletlerin davranışları; gücün
dengeli bir şekilde dağılmış olduğu güç dengesi sisteminde farklı, iki kutuplu ya da çok kutuplu sistemde
farklı özellikler gösterebilmektedir. Çok kutuplu bir uluslararası sistem, güç mücadelesini körüklemek-
teyken çift kutuplu sistem küçük ve orta büyüklükteki güçleri iki kutuptan birine yanaşmaya zorlamak-
tadır. Bloklar arasında katı bir rekabetin yaşandığı çift kutuplu sistem, aynı zamanda devletlerin dış
politikada daha serbest hareket etmelerini engellemektedir.
Bilim insanları uluslararası siyasal sistemi genel olarak tek kutuplu sistem, güç dengesi sistemi,
iki kutuplu sistem ve çağdaş uluslararası sistem olmak üzere dört grupta sınıf andırmışlardır.
Geçmişte tek bir devletin, karşısında denge oluşturulamayacak kadar büyük bir güç kazandığı dö-
nemler olmuştur. Uluslararası sistemde tek bir egemen gücün olduğu böyle dönemlerde diğer dev-letler
ya da siyasal yapılar, bu merkezî gücün altında yer almışlardır. Dünya devleti ya da imparatorluk siste-
mi de denen bu tek kutuplu sistemde merkezî güç bütün sistemi kontrol edebilme yeteneğine sahiptir.
Merkezî gücün egemenliği altındaki diğer siyasal üniteler, bu sisteme gönüllü olarak dâhil olmuş olabilir-
ler ya da sistemden ayrılmanın dezavantajları, bu yapıları sisteme zorunlu bağlamış olabilir. Yükselme
dönemlerinde Roma ve Cengiz Han imparatorlukları ile Osmanlı Devleti bulundukları coğrafyalarda tek
kutuplu sistemin odağını oluşturmuşlardır.
XVIII. ve XIX. yüzyıl Avrupa’sında ise artık diğerlerinden çok üstün bir güç söz konusu değildi.
Güçleri birbirine yakın durumdaki devletler arası ilişkiler, çok daha farklı bir sistem oluşturmuştur (Görsel
4.18). Güç dengesi sistemi olarak tanımlanan bu sistemde en az iki büyük devletin bulunması gerek-
mektedir. Ancak sistem içinde büyük güçlerden başka çok sayıda küçük siyasal güç bulunabilir. Güçler
dengesi sisteminde hiçbir ittifakın ya da devletin sisteme son verecek kadar üstünlük elde etmesine izin
verilmemektedir. Hiçbir devlet diğerleri üzerinde mutlak bir hâkimiyet kuramaz. Bu durumun en önemli
sebebi siyasal güçlerin birbirine yakın olmasıdır. Söz konusu sistemin en güzel örneğinin görüldüğü
XVIII. yüzyıl Avrupa’sında, başlıca büyük güçler olan İngiltere, Fransa, Avusturya, Rusya, Prusya ve
Osmanlı devletlerinin askerî, ekonomik, siyasi ve diplomatik güçlerinin dağılımı da birbirine yakındır.
II. Dünya Savaşı sonrasında iki
kutuplu güçler dengesine dayalı bir
dünya sistemi ortaya çıktı. Kapitalist
Amerika Birleşik Devletleri ile komünist
Sovyetler Birliği iki kutuplu dünyanın
yeni süper güçleri idi. Diğer devletler
bu iki devletin etrafında kümeleşerek
birbirine düşman iki bloku oluşturuyor-
lardı. Her iki süper güç de kendi blok-
ları üzerinde büyük bir etkiye sahipti.
Karşıtlık o kadar kesindi ki farklı blok-
taki ülkeler arasında ekonomik, kültürel
ve hatta siyasal ilişkiler son derece sı-
nırlıydı. İçe kapalı ve birbirine düşman
bu bloklar, o zamanki yaygın deyimiyle
bir Soğuk Savaş yaşıyorlardı. Görsel 4.18 Soğuk Savaş Dönemi’ni temsil eden bir karikatür
57