Page 71 - Felsefe 10
P. 71
Kavram Öğretimi 52
FELSEFE 10
“Bir anlamda biz kendi kendimizi yaratırız yani.” diye konuştu Philia.
“Aynen öyle. Kaba ve yontulmamış bir mermer gibi dünyaya geliriz. Kendimizi şekillendirir ve olmak
istediğimiz gibi oluruz. Bunu tamamen özgür irademizle yaparız. Biz, bir anlamda özgürlüğe mahkûmuz
çünkü eylemlerimizi bizim dışımızda belirleyen başka bir şey yoktur. Önemli varoluşçu filozof Jean-Paul
Sartre’ın (Jan Pol Sartr) dediği gibi biz önce var oluruz, sonra özümüzü kendimiz yaratırız. Varlık, özden
önce gelir. Biz kendi eylemlerimizin sonucuyuz. Özümüzü biz gerçekleştiririz. Sen hayatından başka bir
şey değilsin!” diye sözünü bitirdi anne martı.
2. Sartre’ın “Varlık, özden önce gelir.” sözünü yorumlayınız.
“Bu anlattıkların bana martı Livington’u hatırlattı yine. O da tamamen kendi özgür iradesiyle olmak is-
tediği şekilde kendini ortaya koymuş ve bu yüzden martı toplumu tarafından oldukça tepki toplamıştı.”
dedi Martı Philia.
“Çok doğru bir örnek. Varoluşçuluğu anlamak için Livington’u herkesin okuması gerek. Biraz da fenome-
nolojiden konuşup sonra eve gidelim.”
“Tamamdır, bakalım buradan ne çıkacak?” dedi meraklı bakışlarla Philia.
“Bu yaklaşımı savunan filozofa göre duyularla algılanan varlıkların arka planında fenomen isimli değiş-
mez özler vardır ve asıl varlıklar bunlardır. Fenomen, bilincimizin oluşturduğu varlıktır. Ancak bilinç, bu
varlığı nesnelere yani fenomenlere yönelerek oluşturur. Yoktan var ettiği bir varlık değildir. Örneğin birey
olarak martılar değil, bu martılardan edinilen martı özü önemlidir. Bu yüzden martı özünü bilebilmek için
martılardan hareket etmek gerekir. Bu yolla fenomenlerin özü bilinebilir. Bu öz kendiliğinden vardır ve
varlığın kendisindedir. Her nesnede de bu değişmez, ideal öz vardır. Bilincimiz bu özü paranteze alma
yöntemiyle bulabilir.”
“Paranteze almak mı! Bu da nedir? Kafam çok karıştı. Bu anlattıklarına bir örnek veremez misin?” diye
sordu Philia.
“Söz gelimi yere dökülmüş şu zeytinin özünü bilebilirim. İlk önce önümde duran şu siyah zeytinin rengini,
şeklini, boyunu, ağırlığını, sertliğini ve tadını geçici bir süreliğine bir kenara bırakalım, yani paranteze
alalım. Geriye sadece zeytinin 'özü' kalır. Sonra zeytini anlamak isteyen 'ben', zeytine dair daha önce-
den sahip olduğum fikirleri, inanç ve ön yargılarımı bir kenara bırakırım. Bu durumda geriye 'saf bilinç'
kalır. Bu saf bilinç, zeytinin özüdür. O hâlde fenomenoloji; önümde duran siyah zeytini zeytin yapan
‘özü’, ‘saf bilinç’ aracılığıyla bilme işlemidir diyebiliriz.” dedi anne martı.
3. Sizce “öz” bilinebilir mi? Paranteze alma yöntemi üzerinden öze dair bir tanımlama yapılabilir mi?
Açıklayınız.
“Anladığım kadarıyla o özü belirleyen yine benim. O hâlde fenomen, benim kendi algımla, öz bilincimle
ortaya konulabilen şeydir, diyebilir miyiz?”
“Çok doğru ifade ettin Philia. Bu yönüyle öznel bir yöntem, varlığın özünü bilmeye dönük bir yaklaşımdır
fenomenoloji.” dedi anne martı.
“Peki, varoluşçuluktan farkı nedir?”
“Bunu da yolda konuşalım, hava kararıyor zaten. Haydi hareket zamanı!” deyip uçunca anne martı,
Philia da peşi sıra kanatlandı.
67
Hazırlayan: Emir Ali ERGAT