Page 45 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 45

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
                                                                                      Kavram Öğretimi 21
            Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11
            3. ÜNİTE     : ŞİİR > Servetifünun Dönemi’nde Şiir > Mensur Şiir
            Kavram       : Mensure
            Genel Beceriler  : Eleştirel Düşünme Becerisi
            Alan Becerileri  : Yazma Becerisi

             Çalışmanın Adı                        NESİR Mİ, NAZIM MI?                              20 dk.
             Çalışmanın Amacı  Mensur şiir türünün genel özelliklerini açıklayabilme.


            Yönerge: Aşağıdaki bilgi notunu ve metinleri okuyunuz. Bilgi notundan ve metinden hareketle soruları
                      cevaplayınız.



             Bilgi Notu: Mensur, düzyazı demektir. Mensur şiir (mensure) ise şiirin cümle yapısı ve ahenk özellik-
             lerini taşıdığı hâlde ölçü ve kafiyeye bağlı olmayan, şairane bir konuyu; his, hayal ve düşünceyi kısa
             ve yoğun bir şekilde süslü bir üslupla anlatan düzyazılara denir.
             XIX. yüzyılın ortalarında Fransız edebiyatında ortaya çıkan bu tür, Servetifünün Dönemi’nde sıkça
             kullanılmıştır.



             I. Metin                                        II. Metin

                            SARI GÜL                                     SEN OLMASAN…

             Gözlerin elindeki güle merkûz idi. Parmakla-    Sen olmasan… seni bir lâhza görmesem
             rın âheste âheste yaprakları koparıp rüzgâra    yâhud
             bahşediyordu.                                           Bilir misin ne olur?
             Seni seyrettikçe kalbimde hüzünler hissedi-     Semâ, güneş ebediyyen kapansa, belki vücûd
             yordum. Şu anda hayalhânenin acı acı fikirler-  Bu leyl-i serd ile bir çâre-yî teennüs arar,
             le meşgûl olduğundan emin idim.                         Ve bulur;
             Yapraklar bitinceye kadar hiç tavrını, vaz’iy-  Fakat o zulmete mümkün müdür alıştırmak
             yetini değiştirmeyerek hazîn hazîn sükût edi-   Bütün güneşle, semâlarla beslenen ruhu,
             yordun. Lakin son yaprak metanetini mahvet-             Bu rûh-ı mecruhu?
             ti; birden bire bir tuğyân-ı sirişk hâsıl oldu.
             Ağladın; şimdi topraklara mevzû olan başını     Sen olmasan… seni bulmak hayâli olsa
             sineme dayadın; hüngür hüngür ağladın. Ben      muhâl,
             de ağlıyordum. Senin ağlayışına ağlıyordum.             Yaşar mıyım dersin?
             Senin gözlerin sükût etti, lakin benimkiler     Söner ufûlüne bir lâhza kaail olsa hayâl;
             devam ediyor.                                   Soğur, donar, kırılır senden ayrılınca nazar
             O zamandan beri sarı gülleri görmesini                  Ne hazîn
             arzu etmem. Çünkü en kıymetlisini mezara        Gelir hayat o zaman hem vücûda, hem ruha!
             gömdüm.                                         Yaşar mıyız seni kaybetsek âh ben, kalbim,
                               Hâlit Ziya Uşaklıgil, Mensur Şiirler     Bu kalb-i muztaribim.

                                                                                        Tevfik Fikret, Rübâb-ı Şikeste
                                                                               (Metinler, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

             Kelime Dağarcığı:
             âheste âheste: Yavaş yavaş. çâre-yî teennüs: Alışma çaresi. hayalhâne: Hayal dünyası. kaail (kail) olmak: İnanmak.
             kalb-i  muztarib:  Izdırap,  acı  çeken  kalp.  leyl-i  serd:  Soğuk  gece.  merkûz:  Dikilmiş.  metânet:  Metin  olma,  dayan-
             ma,  dayanıklılık,  sağlamlık.  mevzû:  Konulmuş.  muhâl:  İmkânsız,  mümkün  olmayan.  rûh-ı  mecruh:  Yaralı  ruh.
             sükût etmek: Susmak. tuğyân-ı sirişk: Gözyaşı seli. zulmet: Karanlık.





                                                                                                    43
   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50