Page 64 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 64

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
         31      TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11                              Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı
                 Kavram Öğretimi
          4. ÜNİTE    : MAKALE > Cümlenin Ögeleri > Cümlenin Ögeleri
          Kavram      : Nesne, Dolaylı Tümleç, Zarf Tümleci
          Genel Beceriler  : Eleştirel Düşünme Becerisi
          Alan Becerileri  : Okuma Becerisi

          Çalışmanın Adı              NESNE-DOLAYLI TÜMLEÇ VE ZARF TÜMLECİ                       20 dk.
          Çalışmanın Amacı  Cümlede nesne, dolaylı tümleç ve zarf tümlecini tespit edebilme.


                                      Nesne-Dolaylı Tümleç ve Zarf Tümleci
           Nesne: Yüklemin bildirdiği işten etkilenen ögeye nesne denir. Nesneye “düz tümleç” de denir.
           Nesneler cümledeki durumlarına göre ikiye ayrılır:

           a)   Belirtili Nesne: Yükleme sorulan “Kimi,   b)   Belirtisiz Nesne: Yükleme soru-
              neyi, nereyi?” sorularına cevap verir.        lan “Ne?” sorusuna cevap verir.
              Fırtına, ağaçları yerinden sökmüştü.          Kediler ciğer sever.

           Dolaylı Tümleç (Yer Tamlayıcısı): İsim soylu   Zarf Tümleci: Yüklemi zaman, durum, nice-
           sözcüklerin “-e, -de, -den” eklerini alarak yük-  lik, yer-yön ve soru yönünden tümleyen ögeye
           lemi,  yönelme,  bulunma  ve  çıkma  anlamıyla   zarf  tümleci  denir. Yükleme  sorulan  “Ne  za-
           tümleme görevini yükleyen ögeye dolaylı tüm-  man, nasıl, niçin, niye, ne diye, neden, ne ka-
           leç denir. Dolaylı tümlece “yer tamlayıcısı” da   dar?” sorularına cevap verir.
           denir.  Yükleme  sorulan  “Neye,  nede,  neden,   Akşam maça gideceğiz.
           nereye,  nerede,  nereden,  kime,  kimde  kim-
           den?” sorularına cevap verir.
           Evde ders çalışıyordu.



          Yönerge: Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.

                                          TÜRK’ÜN SESİ MANAS

          Manas destanı, gerek Türk destanları arasında bulunduğu yer gerekse dünya destanları arasında taşı-
          dığı önem açısından üzerinde en çok durulması gereken kültür değerlerimizden biridir. Tespit edilmiş
          şekliyle İlyada, Odysseia, Mahabharata ve Şehname gibi destanlardan daha uzun olan bu destan,
          Kırgızların tarihini, edebiyatını, inançlarını ve mitolojilerini bütün ayrıntılarıyla gözler önüne serer.
          Bu yönüyle destan bir “Kırgız ansiklopedisi” gibidir. Manas destanı, her Kırgız ailesi için kutsaldır ve
          Manas destanından bir parça okuyamayan aile yok gibidir. Bir İranlı için Şehname ne ise bir Kırgız
          için de Manas odur.
          Manas destanı üç büyük bölümden oluşur. Birinci bölümde destana adını veren Er Manas’ın başından
          geçen olaylar anlatılır. Er Manas, yiğitliğiyle, aklıyla kırılanı birleştirir, dağılanı toplar. Bütün Kırgız
          halkının ruhunu kuşatan otoritesiyle destana güç verir. İkinci bölüm, Manas’ın oğlu Semetey’i anlatır.
          Semetey’in en büyük amacı babasının iktidarını devam ettirmektir. Ancak bunda pek başarılı olamaz.
          İktidar, Manas’ın torunu ve ruhunun himayesindeki Seytek’i beklemektedir. O, kösteklenen ayakları
          çözer, eziyet çeken başlara ilaç olur.
          İşte bütün bu olaylar Manasçı adı verilen kişiler tarafından yüzyıllar boyunca terennüm edilmiş, onla-
          rın sözleriyle geleceğe aktarılmıştır. Ölüm döşeğindeki insanlara hayat veren, savaşa hazırlanan baha-
          dırlara güç kazandıran bu insanlar halk hafızasında hep yaşamışlar, haklarındaki rivayetlerle de ölüm-
          süzlük suyunu Manas’ın elinden içmişlerdir. Rivayetlere göre ilk Manasçılar, Manas’ın bahadırları
          olan Irçı Iramanoğlu ve Caysan Irçı’dır. Manas’ın kahramanlıklarını destanlaştıran bu bahadırların
          geleneğini daha sonraları Tolubaysınçı, Toktogul Irçı ve Noruz gibi Manasçılar devam ettirmişlerdir.
          On dokuzuncu yüzyılın meşhur Manasçısı ise Kelbidek Banbozoğlu’dur. Hakkındaki menkıbeye göre
          o, Manas destanını terennüm ederken çadır sallanır, fırtına kopar, karanlıkta korkunç atlılar görünür,
          nal sesleri işitilirmiş. Onun sesini duyan çobanlar, sürülerini bırakıp obaya dönerler, hayvanları da


          62
   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69