Page 82 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 82
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
40 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı
Kavram Öğretimi
6. ÜNİTE : ROMAN> Cumhuriyet Dönemi’nde Roman> 1950-1980 Arasında Roman
Kavram : Millî ve Dinî Duyarlılıkları Yansıtan Roman
Genel Beceriler : Eleştirel Düşünme Becerisi
Alan Becerileri : Yazma Becerisi
Çalışmanın Adı ANADOLU’NUN ANAHTARI 20 dk.
Çalışmanın Amacı Edebî eserlerdeki millî ve dinî unsurları tespit edebilme.
Yönerge: Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
KİLİT
Sarı Hoca, yavrusuna kol kanat geren bir kartala benzediğini hissetti. Yamçısı kocaman gökyüzünün
iki yanından açılmış kocaman birer kanat gibi, bütün kötülüklerden ve uğursuzluklardan korumak
istercesine Alparslan’ı örtüyordu. Her şeyden; geceden, ayazdan, kasım sonunun ayaza bulanmış
alacalı ay ışığından, kurttan ve kuştan, hem görünenden hem de görünmeyenden korumak istiyordu.
(…)
Gözlerinin önünde düz yeşil, düz mavi, düz sarı kocaman yuvarlaklar dönüyordu; kulağında uzun
bir kurt uluması yankılanıyordu ve omuz başlarında, göğün her iki yanına açılan kartal kanatları
hafiften kıpırdanıyordu.
(…)
Teravih namazından az sonra da Tuğrul ve Çağrı Beylerin, bütün ordu beylerini, savaş görmüş ihti-
yarları ve Sarı Hoca’yı meşveret üzere çağırdığını herkes duydu. Artık her kafadan bir ses çıkıyordu:
“Meşverete filan çağrılmış, falan çağrılmamış.” lafları köşede bucakta sık söyleniyordu. Tuğrul ve
Çağrı Beylerin meşveret kurduğu evin dört bir yanı bir sıra nöbetçi ve gözcü ile korunduğu, evin yüz
adım uzağından bile kimse geçirilmediği için her söylenti ayrı bir önem kazanıyordu. Fakat kimse
kötü düşünemiyordu, korku değil merak vardı. Tuğrul ve Çağrı Beyler, meşveret için gerçekten bü-
tün ordu beyleri ile yaşlı savaşçıları, ordunun öteki ileri gelenlerini çağırmışlardı.
Alparslan, şahnişinin pervazına çakılı bir çivide asılı duran kilidi alıp geldi. Beylere gösterdi: “Bu
kilit.” dedi;
“Meselesini konuşmak istediğim kilit bu kilit. Sav Tekin’in Sarı Hoca’ya emaneti, onun da bana
mirasıdır. Bu kilidi Sarı Hoca, Şahmelik’in baskın yaptığı gün vermişti.” Son cümlesinde Alpaslan
Gümüş Tekin’e baktı. Gözlerini ayırmadan: “Beylerim!” dedi. “O baskını bir daha yaşamamamız
gerek. O bozgunu Selçuklu bir daha görmemeli. Onun için de kilidin açılması gerek. Sarı Hocam, bu
kilit sağından solundan dövülmeli, iyice dövüldüğüne kanaat getirilince de besmeleyi çekip anahtarı
kilidin içinde çevirmeli demişti. Bizim de öyle yapmamız gerektir.” Gümüş Tekin gözlerini yere
eğdi. Alparslan, beyleri teker teker bir daha süzdü. “Bu kilidi Bizans sayın siz. Bizans’ı da, bu kilit
gibi yıllar yılı toprak altında kalmış, paslanmış bilin. Doğrudan anahtarı vurup kilidi açamayacağı-
mıza göre her biriniz bir yanından gevşetmeğe bakmalısınız. Sarı Hocamızın kilit meseli buralarda
bir yerde açılacaktır. Tanrı’nın yazısı burayı yazmış alnımıza, farkındayız.”
Mustafa Necati Sepetçioğlu, Kilit
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Kelime Dağarcığı:
mesel: Ders alınacak hikâye. meşveret: Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, danışma. pervaz: Kapı, pencere vb.
yerlerin kenarlarına geçirilen ensiz parça. şahnişin: Eski Türk mimarisinde odanın karşı ön cephesinde yer alan üç yanı
pencereli çıkma. yamçı: Bir yüzü uzun tüylü, kalın yünden dokunarak yapılmış yağmurluk.
80