Page 73 - Felsefe 11 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 73
40 FELSEFE 11
Kavram Öğretimi
4. ÜNİTE : 18. YÜZYIL - 19. YÜZYIL FELSEFESİ > 4.2. 18. Yüzyıl - 19. Yüzyıl Felsefesinin Ayırıcı Nitelikleri > 18. Yüzyıl - 19. Yüzyıl
Felsefesinin Temel Özellikleri ve Öne Çıkan Problemleri
Kavram : Bilgi
Genel Beceriler : Eleştirel Düşünme Becerisi
Alan Becerileri : Argümantasyon Becerisi
Çalışmanın Adı BİLGİNİN KAYNAKLARI 20 dk.
Çalışmanın Amacı Bilginin farklı kaynaklarını özümseyebilme.
Yönerge: Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
Akılcılara göre doğru bilgi ancak akıl ile elde edilebilir. Duyular, kesin, doğru ve evrensel bilginin kayna-
ğı olamaz. Çünkü duyular hem yanıltıcıdır hem de değişen şeylerin bilgisini vermektedir. Tüm nesneler
sürekli değişmektedir. Hareket ve oluş ise bize kalıcı ve değişmez bilgiyi veremez. Oysa akılcılar sağlam,
değişmez ve kesin bilgi aramaktadır. O halde bu bilgi; değişmez, hareketsiz ve sabit olan varlıkların bil-
gisi olmalıdır. Böyle bir varlık duyu ve deneyin kapsamında bilinemez.
Akılcılar için duyular ve deneylerimiz zamana ve duruma göre de değişebilmektedir. Ayrıca her bir ki-
şinin duyu ve deneyimleri kendine özgüdür ve bireyseldir. Bilgi genelgeçer ve değişmezdir, her yerde
ve her durumda aynı olmalıdır. Böyle bilgilerin kaynağı akıldır. O hâlde akıl doğruların ve gerçeklerin
kaynağıdır.
Akıl doğruları deneyden önce var olan bilgilerdir. Akıl bilgileri a priori (deneyden gelmeyen) olarak
doğuştan getirdiğimiz değişmez doğrulardır. A priori bilgiyi kabul edenler, insan zihninin doğuştan boş
olmadığını ileri sürerler. İnsanlar doğduklarında bazı bilgilerle donatılmışlardır, zamanla bunları anım-
sarlar.
Bilginin kaynağının deney olduğunu savunanların ortak görüşü, Locke (Lak)’ın da dediği gibi insan zih-
ninin doğuştan boş bir levha (tabula rasa) olduğudur. Locke’a göre insan doğduğunda zihni boştur fa-
kat yazılmaya olanaklı bir anlama yetisiyle donatılmıştır. Yazılmamış bu levha, deneylerimizden gelen
basit izlenimler ve basit izlenimlerin oluşturduğu idelerle yavaş yavaş dolmaya başlar. Duyularımız ilk
izlenimlerimizdir. İlk duyular olan izlenimler bellek ve imgelemin işlevleri sonucu birleşirler. Bileşik
izlenimler zihnin anlama yetisiyle soyutlanarak ide ve tasarım hâline getirilip bilgi olurlar. Zihnimizde
doğuştan gelen hiçbir bilgi yoktur. "Bilginin kaynağı deneydir." diyen görüşe felsefe tarihinde deneycilik
(ampirizm) denilmektedir.
Deneycilere göre bilgiler duyu verileri sonucu elde edilir. Oysa duyular zaman zaman insanı yanıltmak-
tadır. Ancak bu, doğru bilgiye ulaşma konusunda bir engel değildir. Çünkü duyuların insanları yanılttığı
da ancak başka bir duyu organıyla bilinebilir.
Kritisizm (eleştirel felsefe), bilgi kuramında orta yolu bulan bir bilgi felsefesi önermiştir. Ne katı deneyci
ne de katı akılcıdır. Eleştirel felsefenin amacı deneyciliğin ve akılcılığın bir sentezini yaparak aklın bilgi
edinme yapısını veya şemasını ortaya koymaktır. Kritisizme göre bilgi için hem deney hem de akıl ge-
reklidir. Yalnızca birinin olması, bilginin oluşması için yeterli değildir. Bu görüşün en önemli temsilcisi
Kant'tır.
Bilgi deneyle başlar fakat deneyle bitmez. Deneyle gelen aposteriori (deneye bağımlı) veri, aklın apriori
kavram ve kategorileriyle işlenerek bilgi olur. Bir tür uzlaşımcılığı içeren bu anlayış hem dış dünyadan
gelenlere hem de zihinden gelenlere yer verir. Kant'ın ünlü önermesi bu görüşü en iyi şekilde açıklar:
"Görüsüz kavramlar boş, kavramsız görüler kördür."
(A. Kadir Çüçen’in Bilgi Felsefesi kitabından yararlanılarak düzenlenmiştir.)
70