Page 77 - Felsefe 11 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 77

42      FELSEFE 11
                 Kavram Öğretimi
          4. ÜNİTE    : 18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİ> 4.2. 18. Yüzyıl-19. Yüzyıl Felsefesinin Ayırıcı Nitelikleri> 18. Yüzyıl-19. Yüzyıl
                       Felsefesinin Temel Özellikleri ve Öne Çıkan Problemleri
          Kavram      : Diyalektik
          Genel Beceriler  : Eleştirel Düşünme Becerisi
          Alan Becerileri  : Analitik Düşünme Becerisi

          Çalışmanın Adı                            RÜYA BU YA!                                  20 dk.
          Çalışmanın Amacı  “Diyalektik” kavramını Hegel’in düşünceleri üzerinden çözümleyebilme.

          Yönerge:  Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.

          Bilge, öğretmenler odasının yanında durmuş; heyecan içinde felsefe öğretmenini bekliyordu. Merdivenlerde
          öğretmenini görünce yanına koşarak “Hocam bu felsefe nasıl bir şey? Rüyalarıma kadar girdi.” dedi. Öğ-
          retmeni gülümseyerek karşılık verdi: “Çok merak ettim Bilge, rüyanda ne gördün acaba?” Bilge coşkulu bir
          şekilde rüyasını anlatmaya koyuldu.
          Rüyamda çok güçlü bir ses “Uyan Bilge, uyan” diye sesleniyordu. Yatağımda uyuyormuşum, gözlerimi açınca
          aynı ses “Şimdi beni iyi dinle!” dedi. Çok korktum. Kimseyi göremiyordum. “Kimsin sen?” diyebildim titrek bir
          sesle. “Benim adım Geist.” dedi ses, “Akıl, ruh, tin de diyebilirsin.” diye de ekledi. “Ne istiyorsun benden?” de-
          dim daha da korkarak. “Senden beni özgürleştirmeni istiyorum. Ben saf “akıl”ım, hiçbir şey yokken var olanım.
          Ancak doğayı, onun içindeki canlı ve cansız varlıkları meydana getirdiğimde bana tamamen yabancı olan bu
          maddeler arasında kaldım. Beni ancak sen kurtarabilirsin.” dedi. Çekinerek “Ben seni nasıl kurtarabilirim ki?
          Sen her şeyi meydana getirdiysen kendini de kurtarabilirsin öyle değil mi?” diyebildim ancak. “Her şey diya-
          lektik bir biçimde işler Bilge, ben kendimin karşıtı olan maddeleri ortaya çıkardığımda tarihin de bir nehir gibi
          akıp gitmekte olan zorunluluğuna kapıldım. Artık her şey kendisi tez iken karşıtı olan antitez ile gerilim içinde.
          Bu gerilim bir sentezle son buluyor. Sonra her sentez yeniden teze dönüşüp karşıtını üretiyor. Bu ancak senin
          beni bulmanla bitebilir.” diye kükredi âdeta. Karşılık olarak “Hâlâ anlamıyorum” dedim usulca ve ekledim:
          “Ben nasıl yapacağım bunu?” Geist sorumu “Sende benden bir parça var: ‘akıl.’ İşte onu kullanarak her şeyin
          diyalektik zorunluluklar içinde yaşandığını, tarihin ve kültürün bu zorunlulukların bir parçası olduğunu anlar ve
          onlar üzerinden beni kavrarsan o zaman özgürleşebilirim.” diye cevapladı. Ne anlatmaya çalıştığını tam ola-
          rak kavramadım tabii ama “Anlattıkların biraz karışık görünüyor fakat elimden geleni yaparım.” dedim nazik
          olmaya çalışarak. “Ne yazık ki insanlar beni anlamakta zorlanıyorlar.” dedi o da üzgün bir sesle. O zaman bir
          silüet gördüm kapının yanında. Meğer ‘Geist’ gibi konuşan Hegel (Hegel) imiş.
          Öğretmen şaşkınlık içinde Bilge’ye bakakaldı. “Belli ki geçen hafta anlattığım Hegel’in etkisinde kalmışsın.”
          dedi. “Sanıyorum öyle oldu.” dedi Bilge ve  “Sizce gerçekten geistı özgürlüğüne kavuşturmak mümkün mü?”
          diye sordu. Öğretmeni “Neden olmasın?” dedi gülümseyerek. Zil çalmak üzereydi. Öğretmeni Bilge’nin he-
          yecanı ile derse yetişmenin telaşı arasında “Bilgeciğim, aslına bakarsan filozofların fikirleri böyle ayaküstü
          sohbetlerde tam olarak anlaşılamayacak kadar derindir. Bu anlattıklarımı hatta derste işlediklerimizi de bir
          filmin tanıtımı gibi düşün. Ancak temel bazı düşünceleri aktarabilirim size. Yine de şunu net olarak söylemek
          mümkün: Hegel’e göre geistı anlamanın en iyi yolu felsefedir. Ben de şimdiden görebiliyorum ki seni okuyaca-
          ğın birbirinden değerli felsefe kitapları bizi Bilge isminde yeni bir filozof bekliyor gelecekte.” dedi sevecenlikle.
          Bilge’nin gözlerinin içi parlamıştı. Öğretmenine teşekkür edip “Okuyacağım hocam.” dedi ve derin düşünce-
          lere dalmış şekilde sınıfına yöneldi.

          1.  Hegel’e göre maddi varlıklar nasıl ortaya çıkmıştır? Yazınız.




          2.  Sizce insan bir sentez olarak düşünülebilir mi? Hegel’in diyalektik anlayışından hareketle açıklayınız.





          3.  Akan bir nehre taşlar koyduğunuzu düşününüz. Taşlar nehrin akışında bir değişim oluşturur mu?
              Hegel’in diyalektik süreçte tarihe atfettiği önem çerçevesinde düşünerek açıklayınız.







          74
                                                                              Hazırlayan: Gülçin YÖRÜK ALPASLAN
   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82