Page 11 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 11
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
4 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12 Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı
Kavram Öğretimi
2. ÜNİTE : HİKÂYE > Cumhuriyet Dönemi’nde Hikâye > 1960 Sonrası Hikâye
Kavram : Toplumcu Gerçekçilik
Genel Beceriler : Yaratıcı Düşünme Becerisi
Alan Becerileri : Okuma Becerisi
Çalışmanın Adı HİKÂYELER 20 dk.
Çalışmanın Amacı Toplumcu gerçekçi hikâyelerin genel özelliklerini ayırt edebilme.
Yönerge: Aşağıdaki metni okuyunuz, metinden hareketle soruları cevaplayınız.
KAZA
Geçenlerde, büyük gazetelerimizden birinin yazarı, “İnsanlık ölüyor mu?” başlıklı bir yazısında,
yalnız ilgililerin değil halkımızın da çevresinde olup bitenlere ilgi göstermediğini, ... belirtiyordu.
Sayın yazara göre, insanlar başka insanlarla anlaşmakta güçlük çekiyorlar, dolaysız bir ilişki kura-
mıyorlar, dolayısıyla da başkalarının başına gelenler onları ilgilendirmez duruma geliyordu. “Ama,
diye devam ediyordu yazar, şunu gözden uzak tutmamak gerek; yarın bizim başımıza gelen bir
olay da başkalarını ilgilendirmeyecek.” Anladığım kadarıyla yazar, okuyucularını çevrelerinde olup
bitenlerle etkin bir biçimde ilgilenmeye ve aralarında bir dayanışma kurmaya çağırıyordu. Bu ilgi-
sizlik nasıl yenilebilir? Bu dayanışma nasıl sağlanabilir? Bu konuda herhangi bir öneride bulunacak
değilim. Ben ancak başımdan geçen bir olayı anlatmakla yetineceğim. Bunu yapmadan önce, hemen
belirteyim ki bir yığın gariplikler, olağanüstülükler ve saçmalıklar dizisinden oluşan anlatacağım
olay, basınımızda herhangi bir trafik kazası olarak yer aldı ve kazanın yaşayan tek tanığı olarak
açıkladığım gerçeklere kulak veren bir kişiyle karşılaşmadım. Bir tek Tanrı’nın kuluna (ki bunların
arasında, yukarda sözünü ettiğim ve konuyu bütün ayrıntılarıyla yazıp, kendisine gönderdiğim yazar
da var) derdimi anlatamadım. Bu ilgisizlik karşısında, bana düşen görevin, yaşadığım bu olayı (ki
otuz-sekiz kişinin ölümüyle sonuçlanmıştı.) yazmak olduğunu düşündüm.
Geçtiğimiz ağustos ayının on ikisinde kişisel bir işimi izlemek için başkente gitmem gerekmişti.
Benim gibi dar gelirli bir yurttaş için (bir devlet memuruyum), taşıt aracı konusunda bir seçme söz
konusu değildi; en ucuzunu, otobüsü seçtim. Bir şirketin sabah sekiz otobüsünde yer ayırttım. Saat
yedi buçukta, elimde bavulum, garajın önündeydim. Daha otobüs yerini almamıştı. Benden önce
gelen yolcuların arasına katılıp beklemeye başladım. Biz Türkler, “erken” kişilerizdir. Yerimiz nu-
maralı da olsa, saatinden önce kalkmayacağını bilsek de, ne olur ne olmaz deyip erken gideriz. Oysa
ne trenler, ne otobüsler ve sanırım ne de uçaklar erken kalkar. Zamanında kalkarlarsa ona bile şükür.
Bu kez de otobüsümüz saat sekizde garaja girdi. Ama yola koyulması saat dokuzu buldu.
(…)
Ferit Edgü, Bir Gemide
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
1. Aşağıdaki tabloda metinde yer alan bazı cümleler verilmiştir. Tabloda verilen cümlelerden hangileri
toplumcu gerçekçilik anlayışını yansıtmaktadır? Tik () işaretiyle işaretleyiniz.
İnsanlık ölüyor mu?
Biz Türkler, “erken” kişilerizdir.
Bir şirketin sabah sekiz otobüsünde yer ayırttım.
Saat yedi buçukta, elimde bavulum, garajın önündeydim.
Bu ilgisizlik nasıl yenilebilir? Bu dayanışma nasıl sağlanabilir?
8