Page 13 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 13

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
         5       TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12                              Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı
                 Kavram Öğretimi
         2. ÜNİTE     : HİKÂYE > Cumhuriyet Dönemi’nde Hikâye > 1940-1960 Arasında Hikâye
         Kavram       : Millî-Dinî Duyarlılık
         Genel Beceriler  : Bilgi Okuryazarlığı Becerisi
         Alan Becerileri  : Okuma Becerisi

          Çalışmanın Adı                       HİKÂYEYİ İNCELEYELİM                              20 dk.
          Çalışmanın Amacı  Millî-dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyenin genel özelliklerini belirleyebilme.

         Yönerge: Aşağıdaki kavram karikatürünü inceleyip metni okuyunuz. Bunlardan hareketle soruyu ce-
                   vaplayınız.






























                                      MEYDAN ORTAYA ÇIKTIĞINDA
                                                      I
                                                  -yürüyüş-
           (…)

           ...Birden hatırladım şimdi kurban bayramlarını; birden hatırladım şimdi kurbanları. Su içişlerini kutlu
           kurban koyunlarının. Gözlerindeki anlamı. Bu kitabeyi onlar da gördüler, okudular ve anladılar ve
           bize öyle baktılar da içimizdeki o bulanık korku veya buruk tad doğdu.
           (…)

           Yoksullar ilk kez etin tatlı kutsal kokusunu duymuşçasına sevindiler. Süslenmiş deriler kaldı bir aralık
           ortalıkta. Çocuk çocuk baktık. Ve içimizden, kurbanların şeffaf anlamları içinden geçerek meydanda-
           ki kitabeyi okuyanlar oldu adeta. Sonra kasabada buzlanmış karları çıtır çıtır kırarak akraba evlerine
           koştuk. Yaşlanmış büyüklerin ellerini öptük. Buruşmuş ellerin yeşil damarları bizi korkutmadı. Elleri
           adeta soğumuştu. Bizim güneşe yakın sıcaklığımız, çocuk ateşimiz ve onları dağların güngörmez
           bölgelerine yakın soğukkanlılık ve ağırlıkları adeta bir denizin iki yakası gibi buluşuyordu. Aradan
           akan şelale, hayattı. Ve erkekler ellerini ceplerine sokarak bize paralar verdiler.
           Ve kadınlar ceplerimizi kış tatlılarıyla doldurdular. Ve sonra camiye koştuk. İlk namaz bir meydanda
           kılınırdı. Herkesin toplandığı meydanda.
           (…)

           Ve öğle vakti el öpmelerinden ve bayram gezmelerinden sonra camiye koştuğumuzda getirdiğimiz
           tekbirler, şimdi kulağıma yavaş yavaş gelir gibi olan müthiş mahşer uğultusunun ilk sakin ve ahenkli
           haberi değil miydi? Bu dayanılmaz acıya, mahşere yaklaşma ağrısına karşı o tekbirlerin anısı tek
           kurtarıcı çare olarak gözükmüyor mu şu anda? Ah, şimdi zaman denen nesneyi de iyice karıştırmış
           oluyorum galiba. Dünya zamanı geçti mi? Yoksa, simdi içine batıp batıp çıktığım, olacak bir şeyin

          10
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18