Page 15 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 15

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
         6       TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12                              Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı
                 Kavram Öğretimi
          2. ÜNİTE    : HİKÂYE > Cumhuriyet Dönemi’nde Hikâye > Edebiyat ve Sanat Akımları
          Kavram      : Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk)
          Genel Beceriler  : Eleştirel Düşünme Becerisi
          Alan Becerileri  : Okuma Becerisi

          Çalışmanın Adı                        VAROLUŞÇU HİKÂYE                                 20 dk.
          Çalışmanın Amacı  Hikâyedeki varoluşçu felsefeyi ayırt edebilme.


          Yönerge: Aşağıdaki metni okuyunuz ve bilgi haritasını inceleyiniz. Metinden ve bilgi haritasından
                   hareketle soruları cevaplayınız.


                                                 IV. KAÇKIN
          1.
          Bir otobüse bindim. Bir yığın insanın içine düştü… Bu bende ürperti uyandırıyordu.
          (…)
          3.
          Geldiğinizden ne kadar başka çıkıyorsunuz, zaten söylemiştim… Kurtuldunuz, kurtuldunuz, yeni-
          den… Gün geçtikçe o da kalmaz…
          Karamsarlığınız, daha önünüzde… genç… kurtuldunuz, bu… umutsuzluk, görüyorsunuz ki… zaten
          öyle sanıyorum ki, öyle… san…
          Dinlemedim, bu beyaz gömleğinin içinde, bana bir şeyler anlatmak isteyen, çırpınan beceriksiz, ada-
          mı. Teyzem az ötede duruyordu. Bana bakıp gülümsüyordu. Birazdan dışarı çıkacağız… Elini uzattı
          doktor. Sıktım. Bir sözcük olsun söylemeden arkamı döndüm, dışarı çıktım.
          Bir süre dış kapıda teyzemi bekledim. Geldi. Konuşmadan yürümeye başladım. Yüzüme bakmaktan
          çekinir gibiydi. Bense gelip geçenlere, evlerin pencerelerine, kara, katranlı yüksek duvarlara, afişlere
          bakıyordum. Yeniden dışarda olmak…
          Şuradan bir arabaya binelim.
          Hayır, ben yürümek istiyorum.
          Kendini nasıl duyuyorsun?
          İyi, dedim. Ona eve gitmesini, biraz dolaşmak istediğimi söyledim.
          Annen biraz hasta, dedi. Onun için seni almaya gelemedi.
          İyi, sormadım, dedim.
          Onu bir arabaya bindirdim. Elimdeki bavulu verdim.
          Akşam erken gel.
          Cevap vermeden yürüdüm.
          Sokaklardan, sokaklardan, insanların arasından geçtim. Her birini ayrı ayrı solur gibi… İnsan kokuları.
          Sürüp giden, her gün aynı yükü taşıyan insanların kokusu. Ama hiç de hastanedekilere benzemiyorlar.
          (…)
          İçeri giremedim. Ellerim ceplerimde caddede bir gidip bir gelerek, kararsız,
          — Yusuf’a gidecek miyim? Ama bu...
          — Akşamın çökmesini bekledim. Gideyim. O kahvededir gene. Niçin gitmeyecekmişim? Çünkü…
          Kahvenin olduğu sokağa saptım. Köşeyi döner dönmez, Yusuf’u gördüm. Yanında bir adam vardı.
          Rengi soluktu. Sırtında açık renk yeni bir ceket vardı. Yusuf! Yusuf! Hayır bağırmadım. Geldiğim
          yoldan geri döndüm. Başım dönüyordu. İçimde bir eziklik duydum. (…) Adımlarımı yavaşlattım. Bir-
          den kalabalığın içinde Yusuf’u seçtim. Önüne bakarak yürüyordu. Demin konuştuğu adam da yanında
          yürüyordu. Karşı kaldırıma geçtim. Görmesin beni diye. Ağzım apacıydı. Bir mağazanın camında silik
          görüntümü gördüm. Eskisi. Bir korkuya kapıldım. Sanki kendinden…
          (…)
          Hiçbir şey istemiyorum. Beynimi delen sorulardan uzaklaştım. Ne görünmek, ne lanetlenmek korku-
          su, hiçbiri, hiçbiri… Saplantılarımdan arınmışım. Dudağımı ısırıyorum. Kurtulmuşum. Peki, şimdi ne
          yapacağım? Hastaneye girdiğim ilk günden beri dışarda olmayı istemiştim. Ama böyle bomboş mu?


          12
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20