Page 44 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 44
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
Kavram Öğretimi 21
Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12
4. ÜNİTE : ROMAN > Cumhuriyet Dönemi’nde Roman > Cumhuriyet Dönemi’nde Roman
Kavram : Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Roman
Genel Beceriler : Eleştirel Düşünme Becerisi
Alan Becerileri : Okuma Becerisi
Çalışmanın Adı BİLİNÇALTI ROMANDA 20 dk.
Çalışmanın Amacı Bireyin iç dünyasını esas alan romanın genel özelliklerini metinden yola çıkarak tespit edebilme.
Yönerge: Aşağıdaki görseli inceleyip metni okuyunuz. Görsel ve metinden hareketle soruları cevaplayınız.
B rey n İç Dünyasını
B reyden yola çıkarak toplumun Esas Alan Roman Daha çok ps koloj k roman türü
anlatılması denenm t r. ben msenm t r.
Eserlerde çağrı ımlara açık b r d l
kullanılmı tır. Ps koloj ve ps k yatr den yararlanılmı tır.
İç konu ma, b l nç akı ı ve ger ye dönü Kahramanlar çok yönlü ele alınmı tır.
tekn kler çok kullanmı tır.
B rey n ç dünyası, bunalımları, sıkıntıları,
Merak unsuru k nc planda kalmı tır.
hesapla maları, yalnızlığı, yabancıla ması
konu olarak lenm t r.
B rey n ç dünyası, ya adığı toplum ve Öneml Sanatçılar
hayattan soyutlanmaksızın ele alınmı tır. • Ahmet Hamd Tanpınar
• Peyam Safa
• Tarık Buğra
• Abdülhak nas H sar
• Sâm ha Ayverd
• Memduh evket Esendal
HER GECE BODRUM
(…)
Cem, beyaz evlere baktı. Kıyıyı çepeçevre sarmışlar. Oturduğu kahve de beyazdı. Her şey beyazdı;
tozlu, cılız palmiyeler silinip gidiyordu bu beyazlıkta. Asıl ürkütücü olan da buydu. Kavrayamadığı,
çözümleyemediği bir şeyden korktuğunu kimseye anlatamıyordu. Alışmamıştı güneşe, yarımadalara,
denizin durmadan renk değiştirmesine; önce açık yeşil, bir atkestanesi ağacının tirşe yaprakları,
mavileşen bir ebemkuşağı, giderek koyulaşan, dalgalarla çevrili, korkunç, kötü bir mavilik, sonsuz,
sınırsız... Tarık’la Murat’a benzemediğini duyumsuyordu boyuna. “Tarık’ın bir otomobili var,
otomobil de o dümdüz hayatın bir parçası.” Güneş kocaman, kırmızı bir toptu. Yakıcı, sıcak. Şimdi
yazdı. Kavruluyordu insan, terleyemiyordu bile.
(…)
Kalemi bıraktı. Ellerini yağlı boyası kabarmış, pürtük pürtük masada gezdirdi. “Buraları çok güzel.”
diye yazmıştı karta. (Kale’yi gösteriyordu, besbelli dalgakırandan çekilmişti fotoğraf.) “Kalabalık
bunaltıcı, herkes kendi havasında, İstanbul’a dönünce...” Saçmaydı yazdıkları, alabildiğine saçmaydı.
İçinden geçenleri aktaramıyordu. Sonra bu kıyı kahvesindeki insanlar, karaşın (…) insanlar
yabancıydı. Murat’la Tarık kadar yabancı. Onların çalımlı, tedirginlikten uzak (…) davranışlarından
söz etmeliydi.
41