Page 18 - Tarih-10 | 7.Ünite
P. 18

7. ÜNİTE


                                              Sahibi bulunduğu bir mülkü toplumun yararına ebedî olarak tahsis
                                              eden yani vakfeden kişiye vâkıf, vakfedilen mala mevkuf denirdi.
                                              Vakfın işleyişini, amaçlarını anlatan ve vakfın tüzüğü kabul edi-
                                              len vakfiyenin, kadının onayından geçmesi gerekirdi. Vakfın ida-
                                              recisi olan mütevelli; vakıfla ilgili idari, mali her türlü işlemden
                                              sorumluydu. Vakfedilen mallar satılamaz, devredilemez ve miras
                                              bırakılamazdı.

                                              Vakıf, insanın doğasında bulunan dayanışma ve başkasına iyilik
                                              yapma duygusunu, hukuki bir statüye kavuşturmuştur. Milletlerin
                                              sahip olduğu manevi güç ve değerlerin tanımlanmasına yardımcı,
                                              tüzel kişiliğe sahip, demokratik ve sivil bir kuruluştur. Vakfın hizmet
                                              anlayışında evrensel bir yaklaşım hâkimdir. Toplumsal bir kuruluş
                                              olan vakıf, yalnızca belirli kişilerin yararı için kullanılmamıştır. Bu
                                              bakımdan vakıf; toplum hayatında iskân, istikrar, şehircilik, eğitim,
                                              sosyal hizmet ve ekonomi açısından derin izler bırakmıştır. Ülke
                                              zenginliklerinin paylaşılması, adil devlet yönetiminin tesisi ayrıca
                                              düzenli ve yaşanabilir şehirlerin kurulması konularında Osmanlı
                                              Devleti, vakıf müessesini başarı ile uygulamıştır.

                                                Vakıf Kültürü
                                                Osmanlılarda bir külliyenin bittiği yerde diğerinin birimleri
                                                başlıyor, böylece büyük bir şehir dokusu ortaya çıkıyordu.
                                                İstanbul, hayrat külliyelerinden oluşan bir şehirdi. Osmanlı
                                                külliyeleri sadece ibadet yeri, öğretim merkezi veya fakir
                                                                        barınağı değildi. Bunlar, çevrelerin-
                                                                        de toplantı yerlerinin gelişmesine
                                                                        öncülük ettikleri için sosyal ve kül-
                                                                        türel bütünleşmeyi teşvik ediyordu.
                                                                        Vakıf sayesinde medresenin hoca
                                                                        ve talebeleri, külliyenin diğer gö-
                                                                        revlileri, çevrenin fakirleri ve yolcu-
                                                                        lar yemek saatlerinde imarette bir
                                                                        araya geliyor ve bu da bilgi akışını
                                                                        sağlıyordu. Böylece herkesin örgün
                                                                        eğitim alma imkânı bulamamasına
                                                                        rağmen külliyelerde gerçekleştiri-
                                                                        len sürekli yaygın eğitim sayesinde
                                                                        ülkenin her yanında ortak bir kültür
                                                                        oluşuyordu. Külliyeler (Görsel 7.17)
                                                                        sayesinde aynı kültür değerlerini ve
               Görsel 7.17
               Selimiye Camii ve Külliyesi      aynı davranış biçimlerini benimseyen halk, ortak kimliğine
               (Edirne)                         kavuşuyor, sosyal bütünleşme ve uyum yaygınlaşıyordu. Kül-
                                                liyeler ve diğer vakıf eserleri toplumda öylesine kök salmıştı
                                                ki İslam ülkelerinin halkı bu vakıf sistemi sayesinde hayatları
                                                boyunca aralarında yerel ve ulusal sınırlar bulunduğu hâlde
                                                dinî sınırları da aşan bağlar kurabiliyordu (Yediyıldız, 2012,
                      YORUMLAYALIM
                                                s.482’den düzenlenmiştir).
                                               Vakıflar, toplumun birlik ve beraberliğine ne gibi katkılar sağ-
                                               lamış olabilir?


            200
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23